18.04.2008

Youtube çıktı mahremiyet bozuldu...

09 / 03 / 2008 14:24

Hani Köroğlu’na atfedilir ya “Delikli demir çıktı mertlik bozuldu” diye… Onun gibi bir şey işte…Acaba bozuldu mu? Galiba bozuldu ama mahremiyet kavramının asli şekilde anlaşılmasıyla da alakalı bu durum.Neden mi insanlar bu siteye sadece gönül rızasıyla yayınlanmasını istedikleri görüntüleri göndermiyorlar.Onları ayrı tutuyoruz.Bundan başka bir de görüntünün baş aktörü olanların veya yayınlanınca başlarına ağrı gireceklerin yayınlanmasını istemedikleri şeyler de yayınlanır oldu burada.Hoş bazıları da duyulmasını ister istemem yan cebime koy misali…Ankara’dan bir savcının bu ülkenin başbakanına, valisine önüne gelenine sayıp döktüğü sözleri içeren kayıtlar internet görüntü pazarında görücüye çıkmış.Evlere şenlik.Bu söz bile çok kullandığım için kendinden utanacak beni de fazla pazarlıyorsun diye ama ne yapalım aklıma uygun bir kelime gelmiyor. Ama ne yaparsın bu ülkenin bilinmeyen ve yazılmayan tarihinde bu tip vak’a o kadar çok ki…Şu teknoloji çıktı çıkalı aslında bazıları ağız tadıyla dost meclislerinde bile küfredemez oldular.O meclisler bile ne yapacağını bilinmeyen hinoğluhin zihniyetlilerle dolu olabiliyor.Şimdi gazeteciler mezkur savcıya ulaşabilirlerse mikrofonu uzatacaklar “Efendim bir açıklamanız olacak mı? Yayınlanan ses kaydı size mi ait falan diye” Ya da telefonla ulaşmaya çalışacaklar falan filan..
O da muhtemelen önce köşe bucak kaçacak. Cevap vermek istemeyecek, devlet memuru beyanat vermez kabilinden belki de bir şeyler mırıldanacak. Sonra aklına gelirse yazılı bir açıklamayla yanlış anlaşıldım kabilinden ya da birileri bana komplo hazırlamış kabilinden bir şeyler çiziktirecek…Dağına taşına toprağına kurban olduğumun Türkiyesi bağrında idarecilerine hakareti kendisine vazife sayan ne cevherler yetiştiriyorsun…Bu ülke başbakanlara ve üst düzey yöneticilere sövmek ve hakaret etmek babında yazılmayan tarihi bir geçmişe sahiptir. Aslında yoldan geçen vatandaş bile kafası bozulduğunda ya da ucu kendisine dokunduğunda ağzının fermuarını açar ama….Yakın tarihimiz iktidardan uzaklaştırılanları kötüleyerek iktidarı pekiştirmenin örnekleriyle doludur. Lakin İktidarı elinde bulunduran yöneticilere yergi üstelik devletin hatırı sayılır yerlerinde görev yapanlar tarafından yergi ve de sövgünün mazisi yeni sayılır…27 Mayıs Darbesi sonrası yaşananlar unutulacak gibi değildir, onun yeri bambaşkadır…
Değerlendirmeler üstü…Lakin bu sövgü ve yergiler 28 Şubat sürecinde tavan yapmıştır.Sonrasında ki Başbakanlar ve bakanlar da nasiplerine düşeni almışlardı ucundan kıyısından…Dönemin İçişleri Bakanı Bayan Bakana her türlü edep sınırı aşılarak kazıklı mazıklı sözler sarfetmişlerdi.. Sayın Bakane bu sözlerin altında bildiğim kadarıyla kalmadı tabi ki yalnız aynı dönemde şimdilerde mütekait lan Osman Özbek nam general görüntüsü tv ekranlarına da yansıyan bir ortamda dönemin başbakanı Sayın Necmettin Erbakan’a ağıza alınmayacak sözler sarfetmişti de karşı taraftan tepki gelmediği için söyledikleri yanına kâr kalmıştı…Denebilir o askerdi Erbakan Hoca’da nezaket sahibi birisiydi. Cevap verme ihtiyacı duymamıştı… Lakin Erbakan Hoca’ya generalin sözleri hatırlatıldığında gazetecilere hayır öyle sözler sarf etmemiştir, siz yanlış anlamışsınız cevabı soruyu soranları şaşırtmıştı…Çevik’ten yapılı generale de daha sonraki tavırlarında bu yaklaşım tarzı cesaret vermişti.Gelelim günümüze Sayın Başbakana ve önüne gelen herkese söven Sayın savcı asker değil ama kayıtlara geçtiğine göre kendi ifadesiyle asker çocuğuymuş… Bu sayın savcı sözlerinin sonunda “Vatandaş Salim ve bir asker çocuğu olarak bu konulardan onları haberdar ederek görevimi yapıyorum.” diyesiymiş… Önüne gelene hakaret ederek görev yapıyormuş.Geçmişte aynı görevi yapanların mirasına soyunmuş…Görelim bakalım yargı elitinin dokunulmazlık zırhı ne kadar kalın…Ya da hangi şartlarda hangi zihniyetle kalın ya da ince…
Hakaret içermeyen ya da bazı olaylar karşısında kral çıplak diyen bazı savcıların -“İyi Çocuk” meselesi en yenisidir-, zırhı mırhı onlara kâr etmemişti…Bürokraside makamlara gelmek için çaba sarf edenler en çok kimlerin kapısını eşiğini aşındırır bilir misiniz??? Bu ülkede uzmanlık gerektiren işlerde bile ilk işe girişlerde onların kapısı aşındırılır…Anladınız siz onu diyorlar ya işte öyle…Bir gün bu da yazılır mı acaba???Hakim, savcı, kaimumakam, denetçi, kontrolör, ve daha nice alanlarda meslek erbabı olmak için önce yazılı sınavlarda başarılı olursun, sonra da küfredilenlere gidip referans ararsın…İstisnalar hariç…Kumaşa bakın siz…Elbise kendini belli eder…
Son söz Ziya Paşa’dan:Anlar (Onlar) ki verir lâf ile dünyaya nizâmâtBin türlü teseyyüb bulunur hânelerinde
cafesiyaset.com (özel)

Hiç yorum yok: