Bu bir satranç oyunu, büyük bir oyun… Üstelik büyük oyunun bir parçası.
Satranç tahtasının başında olanlar var bir de tahtada taş olup da kendini oyuncu sananlar…
Eğer kendini oyuncu sanıp da tahtada oynanan bir taş iseniz oyun oynayanların sizinle istediği gibi oynamasının akıbetinden kurtulamazsınız…
Oyun kurucuların karşısında oyun kurucu olmalısınız…
İçinde bulunduğumuz vasata ve yaşanan olaylar ve gelişmelere bakalım.
Oyun kurucu olmak için bir kere tahtada taş olmadığınızı bilecek ve hamlelerinizi ona göre geliştireceksiniz…
Malumunuz satrançta bir hamleyi yaparken çok yönlü alternatifleri düşünmek ve kendinizi rakibinizin yerine de koyarak olası hamlelerini göz önünde bulundurarak ona göre tavır geliştirmelisiniz.
Öyle ki yaptığınız her hamleyi zihninizde tutmanız karşılığında yapılan her hamleyi de zihninizde tutmanız gerekir.
Tabi kimseye satranç dersi verecek halimiz yok…
Ama Siyaset tam da bir satranç oyunudur. Hele bizim ülkemizde.
Üstelik bir adım ötesi burada oyun sürekli faullüdür. Neden?
Çünkü oyuncunun birisi aynı zamanda satranç tahtasında bir taş olmaktan kurtulamadığı için satranç tahtasının başındaki karşısındaki sanal oyuncunun hamlelerine istediği gibi müdahale etmekte ve ona sürekli aba altından sopa gösterebilmektedir.
Bir tür hipnoz ve serapa bir durum…
Hal böyle olunca aslında gerçek olan kendisine müdahil olunan oyuncu kendisini çaresiz görerek karşı taraftaki oyuncunun bu müdahil olma halini ondaki bir güce hamlederek sonuca gidecek hamleler yapmaktan kendini aciz görmektedir.
Müdahil oyuncu üstelik yalnız da değildir.
Satranç tahtasının dışında da bol miktarda ağırlıklı olarak piyonu, yeteri kadar fili , kalesi , atı, veziri de olduğu için tahta üzerindeki taşları da hiç eksilmemektedir.
Oynanan oyun bu şartlarda neticesi belli bir oyun olmaktan öteye gitmemektedir.
Tezahürat çok olabilir, hamleler ustaca olabilir, oyunu içerden iyi oynayabildiğiniz iddia edilebilir, ama satranç tahtasını dışardan göremiyorsanız, hem taş hem de oyuncu ve oyun kurucu olamazsınız.
Bu da size kazanmanın kapısını aralamaz.
Zira dediğimiz gibi karşınızda tahtanın dışında olan ve bu oyunu oynayanlar var.
Kendinizi satranç tahtasının dışına atmanın bir yolunu bulmalısınız, ancak böyle olursa tahtayı bir bütün olarak görebilir ve dolayısıyla karşınızdaki oyuncuyu da bir bütün olarak gücüyle, vehmiyle, cismiyle, şekliyle görme şansına sahip olabilirsiniz…
Şimdi kendinize şu soruyu sorun…
Hem oyuncu hem de oyun içindeki hamle yapılan taşlardan biri misiniz?
Bugün yaşananlar satranç tahtasında taş olmaktan kurtulma mücadelesidir.
Siz tahtadaki taş olmadığınız ispat edin…
Yoksa yeni bir oyun için tahta yeniden düzenleninceye kadar tek bir hamle kaldı ve hiç de acele edilmiyor…
Gerisi hikaye…
Sürekli faul yapan asli oyuncuda oyun da çok, piyon da…
cafesiyaset.com
2008-04-10 Cafe Siyaset
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder