Akşam yatağa girmeden önce, aynanın karşısına geçiyor ve muhtemelen şöyle diyordur kendi kendine:
"Yine ülke gündemini oluşturmayı başardın. Herkes bizden bahsediyor!!!"
Bir gazetenin genel yayın yönetmeni olarak haberlere ve köşe yazılarına konu olmak farklı bir duygu , nasıl haz duyduğunu hangi kelimelerle ifade edebilirsin ki?
Bak!!! Başında bulunduğun gazete Amiral Gemisi olarak anılıyor.
Başbakan bile seni muhatap almak zorunda kalıyor ve sana cevap veriyor dolaylı da olsa…
Kahretsin nasıl bir duygu bu yaaa?
Şu haline bir bak nereden nereye geldin ?
70’li yıllarda edebiyat ve kültür dergilerine yazı yazardın?
Üniversitede yolun SBF ’ye düştü. Basın Yayın Yüksek Okulunda okudun.
Siyasi hırsların vardı.
Paris ’te doktor yaptın…
Doçent doktordun bazıları gibi adının önüne bunu koymasan da laf aramızda halen öylesin bu halinle gedikli Doç . Dr Mukbil Özyörük’ü hatırlatmıyor değilsin ama boş ver kim takar ki?
Ve Hacettepe Üniversitesi `nde sosyoloji ve kitle iletişimi dersleri verdin.
Dönemin Başbakanı ve CHP Genel Başkanı Bülent Ecevit `in danışmanıydın. CHP `nin seçim ve eğitim çalışmalarından sorumluydun. İnanılmaz di mi? Ama gerçek!!!
O yıllarda sık sık Çankaya `daki evinde verdiğin partilerde arkadaşlarınla buluşurdun. Sıkı danslar yapılırdı.
Eğlenmeyi severdin.
Mutfağa, Tansu `nun yerine girdiğin de olurdu ve bayağı egzantrik soslar yapardın.
Ah nostalji ah şimdi geride kaldı o günler!!
Artık zevk portföyün laf aramızda bayağı değişti…
Ecevit `in 1979 sonbaharındaki ara seçim öncesinde hazırlattığı 100 soruluk eğitim kitabını kaleme alanlardan biriydin. Türkiye `de yokluklar dönemiydi. Kitabın sloganını sen bulmuştun: ‘‘Zor günleri halkla beraber aşacağız ...’’
Halk dediğin kim sahi?
Bugün bize çoğunluk zorbalığını dayatanlar mı?
Hıh gülerim hallerine!!!
Müzik beğenin bile bugün kapıldığın türden popüler şeylere itibar gösteren bir çizgide değildi. Pink Floyd ve Rolling Stones dinlerdin.
İnanmayacaklar ama 1980`lerin başlarıydı. Bir akşam evdeki danslı bir partide gece geç saatte kapı çaldı. Biz herhalde komşular gürültü nedeniyle kapıya dayanmışlardır diye düşünüyorduk ki, kapıdaki adam ertesi günkü Hürriyet gazetesini bıraktı. Arkadaşlarım Hürriyet üst yönetimine danışman olduğumu öğrendiler o akşam. Ne hoş değil mi???
Her yere zaten önce danışman kimliği ile ayak basmadın mı?. Danışmanlık ki, seni sonraları önce Hürriyet koordinatörlüğüne, ardından Ankara Temsilciliği `ne ve sonra da Genel Yayın Yönetmenliği `ne taşıdı.
İş burada da bitmedi. Hürriyet `in İcra Kurulu Başkanlığı `nı da üstlendin, son olarak Doğan Yayın Grubu Başkan Yardımcılığı `na geldin.
O gece eve bırakılan taşra baskısının siyasi hırsları olan bu sıradan öğretim üyesinin bütün hayat çizgisini değiştirip, onu bugünkü konumuna taşıyacağını söyleseler, vallahi inanmazdım.
Helal olsun bana…
Laf aramızda azizim ben de inanmazdım. Görüyor musun neler oluyor şu hayatta? (Bu söz aynanın karşısında kendi kendine konuşan kişiye ait değildir biline… Yazar ironi yaptı)Aradan geçen onca yıldan sonra çok geliştin çok…
Müthiş yazıların ve manşetlerin altında imzan var…
Tek kişilik ordu gibisin biraz don kişotvari ama olsun… No problem…
Sosyoloji ve kitle iletişim dersleri bayağı işe yaramış diyeceğim ama bir gariplik var.
Kendini bugün azınlık olarak tanımladığın bir sınıfa yerleştirdin.
Sharon Stone ’la aynı karedeki görüntünü aklına getir rahatla biraz…
Kral Hüseyin ’in ölümü üzerine taziyeye giden dönemin başbakanının ardında ülke siyasetinde ikinci adam görüntüsü vermen unutulmaz bir fragmandı hatırladın mı?.
Gerçi işlerini eskiden perde arkasından ve başkaları eliyle hallederdin…
Ne oldu sana böyle???
Eskiden yaptığım çorbaya pardon attırdığım manşetlere katkı sağlamak için koşanlar olurdu…
Şimdi ne oldu ki?
Akademi çevreleri ve yargı mensupları ile bir takım STK ’lar mı?
Hadi canım sen de…
Yahu bilmez gibi davranıyorsun.
Onların tek başlarına hareket ettikleri nerede görülmüş?
Onlar oluşturulacak olan bir koronun en çok ses çıkaran yerine her zaman yerleştirilmişlerdir bunu bilmiyormuş gibi davranma Allah aşkına!!!
Çok sakin bir ruh hali sergilemeye çalışıyorsun ama yazıların hiç öyle değil?
Hırçınlığını artık satır aralarında bile gizleyemiyorsun…
“Bakın biz Hürriyet ’te günlerdir, ne ordudan söz ettik.
Ne Anayasa Mahkemesi ’nden ne de AKP ’nin kapatılmasından. Sivil siyaset dışında hiçbir adrese mektup yazmadık.
Kurumları etkilemeye kalkışmadık.
Tartışanlar kimlerdir?
Ülkenin sivil siyasetçileri, aydınlar ve medyası.
Herkes istediğini söylüyor.” gibisinden bir dizi cümleyi kullanmış bir yazında…
Nasıl yaptın bunu anlamadım… Aklıma gelenlere bak sen!!!
Bu cümlelerinden eskiden kurumları etkilediğimiz anlamı mı çıkıyor?
Eskiden bazı adreslere mektup mu yazıyorduk…
Ordudan söz etmedik derken her halde şu Karadeniz Bölgesinin güzide ili ORDU ’dan bahsetmedim değil mi?
Gizli itiraf gibi geldi bu yazdıklarım… Aman boş ver kim anlayacak ki???!!!
Yoksa bazı kurumlar 28 Şubat sürecinde olduğu gibi manipüle edildiklerinin farkına mı vardılar.
Balık hafızası nasıl bir şey acaba?
Balık hafızası, söylenegeldiği üzere bir konuyu çok kısa sürede hızla unutmak diyorlar ama?
Rahatla biraz… Arkana bakmamak en iyisi…Gazeteci olup da gazetecilere bu kadar malzeme olmak her babayiğidin harcı değildir.
Patronun işi ayrı gazetecilik ayrı seni eleştirenler seni yanlış anlıyorlar.
Sen ve mensup olduğun grupla ilgili yazılanlara bakma sen iyi gidiyorsunuz…
Bak sabah yeni bir güne uyanacaksın uykunu kabusa çevirme!!!
Müthişsin sen müthiş!!!
Az bulunur bir üsluba sahipsin!!!!
Meyve veren ağacı taşlarlar aslanım bunu bilmiyor musun???
Hadi Ertuğrul yarın ve sonraki günler de zorlu olacak… Enerjik olmalısın.. Dinlenmeye ihtiyacın var…
cafesiyaset.com (özel)
2008-02-16 Cafe Siyaset
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder