29 / 01 / 2008 13:09
Güneş gözlüğü gözleri gün ışığından mı korur? El cevap evet!!!
Mucidi de bunun için icad etmiş muhtemelen. İngilizcesi sun glass mıydı neydi?
Diğer dillerde de sanırım aynı karşılığı verir.
Ama gelin görün ki kullanım alanı sonraları pek genişlemiştir.
Aktris ve aktör avanesi toplum içine çıkarken güya tanınmamak için takar. Ya da film galalarında falan kendilerini hayranlıkla takip eden funlarını siyah camların arkasından izlerler. Bu aslında özgüven eksikliğini örtme çabasıdır bazılarında.
Uyuşturucunun veya alkolün etkisinin mütemmim cüzüdür aynı zamanda zayıflığı gizlemenin de bir yoludur.
Karikatürlerde mafyanın, çetelerin, gizli servis ve istihbarat elemanlarının yegane aksesuarı olarak uzun pardösü ve fötr şapka ile birbirini tamamlayan unsur olarak karşımıza çıkar.
Sosyeteye has cenazelerde yas tutmanın temsilciliğini yapar siyah giysili hanımlar ve beylerin gözlerinde.
Bodyguardları da saymak lazım. Onlarında donuk mahkeme duvarı süsü verdikleri yüzlerinin de süsü oldu.
Ayrıca gangsterlerin ve mafya babalarının da önemli bir aksesuarı olarak arz-ı endam ediyor.
Filmlerde de vazgeçilmezlerin başında gelir.
Eskiden müzaharat denirdi şimdilerde miting veya yerli haliyle gösteri denilen tiyatro sahnelerinde ağır abilerin ve temsilcilerin gözlerinin üzerini süslüyor.
Gösteriye yön veren ağababaların, sendikacı taifesinin, STK temsilcilerinin, korsanların da sığınma aracıdır.
Ülkemizin gerginbazlarının da gözlerinden hiç eksik olmuyor. Üç beşi bir araya gelip vatanseverlik adı altında protesto sahnelerinde yerlerini alırken yüzlerine geçiriyorlar.
Artık maske niyetine midir?
Etrafta kendilerini izleyen kalabalıklardan kendilerini gizlemek için midir?
Varın siz karar verin…
Hele hiç unutmam Susurluk meselesinin Türkiye’nin gündemine damga vurduğu zamanlardı.
Nazlı Ilıcak bir TV kanalında özel harekattan bir polisi ekrana çıkartmıştı.
Adam stüdyoda kara gözlüklerin arkasına sığınmış güya kendini gizliyor ve ahkam kesiyordu. Deve kuşu misali güya tanınmayacak!!!
Sonrası malum karıştıkları yasadışı işlerden dolayı birisini vurdular. Diğerleri de cezaevlerini kendilerine mesken tuttular. Onlar da o günün kahramanları(!) idiler.
Gonyalıların deyimiyle Gidi mi demeliydik yoksa???
Bilirsiniz Aile değerlerini alt üst eden TV programlarının konu mankenleri de aynı gözlüklerin arkasına sığınırlar
Herşeye maydanoz olan suç duyurusu makinelerinden tutun da mahkeme kapılarında Türkiye seninle gurur duyuyor sloganları ile koltuk altlarını kabarttıkları “Aslansın sen aslanım” dolduruşlarına getirdikleri racon kesen suçlulara kahraman muamelesi yapanların da mütemmim cüzüdür.
Tabi karşıt göstericilerin temsilcileri de bunun arkasına sığınırlar…
Son operasyona takılanların ve vatanseverlerin bir araya geldiklerinde de kendilerini arkasına sakladıkları bir aksesuardı aynı zamanda.
Asakir-i mansurenin generallerine de pek yakışıyor doğrusu bu icad!
Hele hele Yetmişli yılların generallerinin gözleri üzerinde bir başka dururdu.
Sıkıyönetim zamanları generalleri ile darbeciler halkın önünde arz-ı endam ettiklerinde bu kara gözlüklerin ardından izlerlerdi etrafı.
Halen de öyledir. Özellikle Şehit cenazelerinde boy gösterildiğinde.
Bürokratlarda ise en çok valilerin, emniyet müdürlerinin ve kaymakamların vazgeçilmezleri arasında yer alır güneş gözlükleri.
Halkın içinde oldukları için mi ne?
Mesela eski bürokrat sonra siyasi OHAL Bölge valileri Hayri Kozakçıoğlu ile Ünal Erkan’a, sonra eski emniyetçi ve siyasetçi Necdet Menzir’e daha birçoklarına pek de yakışırdı hani?!!
Bunları anladık diyelim; ama siyasilerin gözünde bir başka duruyor bu meret şey.
Çok partili hayata geçildikten sonra ki fotoğraf karelerinde ilk defa dikkatimi çekmişti.
Sabık ve asılmış başbakan Adnan Menderes’in metruş yüzünde kara kara gözlüklere ilk bakışta anlam verememiştim.
Celal Bayar’ın ise o günlerin modası yuvarlak gözlükler bir başka duruyordu.
Modaya istinaden çeşidi arttıkça yüzlerdeki ifadeler de renklendi ve şenlendi.
Sonraları sahnede yerini alan birçok siyasi kara gözlükleri vazgeçilmez bir aksesuar olarak uhdelerinde bulundurdular.
Süleyman Demirel’in fötr şapka altında güneş gözlüklü fotoğrafları onu herhalde sadece güneşin zararlı ışınlarından korumuyordu.
Mehmet Ağarından tutunda Mesut Yılmazına, Tansu Çillerinden büyüğü küçüğü bir çok siyasisine gözlerinden eksik etmediler kendilerine göre özel zamanlarda.
Şimdilerde Sayın Başbakan Tayyip Bey’e de pek yakışıyor yani… Hatta güneş gözlüklü bir fotoğrafı sürekli servistedir.
Maliye Nazırı Kemal Unakıtan’a da yakışıyor(!)
Gerçi yaptığı espriler görüntüyü kaydırıyor ama olsun.
Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanı Nimet Çubukçu Hanımefendiye de pek yakışıyor hani.
Bu kara gözlükler kadınlarda bir başka güzel duruyor nedense???
Amma ve de lakin bu kara gözlüklerin arkasından çocuk yuvalarında rehabilitasyona muhtaç özürlü çocuklar ile sağlıklı çocukların bir arada tutulduğunu da görebiliyor mu acaba?
Kaynaştırma adına!!! Nerede kalır ruh sağlığı???
SHÇEK bünyesindeki çocuk yuvalarını tebdil-i kıyafetle bir teftiş ettirir de duruma vaziyet ettirir mi acaba?
Sıkıntıya düşen bir çocuğu ailenin elinden almak kolay.
Bunlar medyatik ve de reklam kokan hareketler.
Siz sıkıysa sonrasında onları korumayı nasıl beceriyorsunuz ona bakın.
Bir de korumalar ve güvenlikçiler bu aksesuarı takmayı pek seviyorlar.
Unutmadan, şerh düşelim işgalci Amerikan Ordusunun askerleri ile adına Güvenlik Şirketi personeli dedikleri paralı askerler de Irak’ta ve Afganistan’da tam techizatı kara gözlüklerle tamamlıyorlar.
Herkes rolünü iyi oynamak zorunda.
Evet gözlüğün aksesuar olduğu yüzlere son bir çentik attık ve geldik tahlile…
Hani derler ya gözler ruhun aynasıdır.
Sevinci, hüznü, aşkı, derdi, sıkıntıyı, korkuyu, cesareti ruhun yansıttığı her şeyi gözler vasıtasıyla okuyabilirsiniz.
Eskiden, modern zamanlar öncesinde Hanlar, krallar, sultanlar, toplumun önde gelen kanaat önderleri, savaşçılar başlarına miğfer ya da sarık veya kask takarlarmış. Bu tür başlıklar başı gizler ama gözleri açıkta bırakırmış. En etkileyici uzuv göz olduğu için göz açıkta kalırmış. Hani derler ya kartal bakışlı. Keskin gözlü. Delici bakışlar falan diye. O türden işte.
Yani gözlerini saklamazmış eskiler.
Şimdiye bakacak olursak durum tersine dönmüş gibi nedense sanki saklama ihtiyacı ön plana çıkıyor.
Ya da görüntüye gizem katıyor. Kara gözlükler takılınca gözden okunabilecek her ne varsa bir perdenin arkasına gizleniveriyor.
Güneş gözlüğünün mucidi ya da mucidleri hiç bunu düşünmüş müydü acaba?
Sen kalk güneş ışınlarından gözleri korumak için bir şey icad et.
Birileri onun kullanım alanını genişletsin. Korkuları, yüzleşmeleri gizlesin.
Sanal bir hal ile maksadı, görüntüyü saklamaya matuf bir araç haline dönüştürsün.
Şemsiye olsaydı anlardık. Bilmeyenlere şemsiye arapça bir kelimedir ve kökü şemstir. İnsanoğlunu güneşin yakıcı sıcağından korumak için icad edilmiştir.
Ama yağmuru çok olan yerlerde ıslanmamak için taşınır.
Siz hiç güneş ışınlarından korunmak için yazın sıcağında elinde şemsiye taşıyan birisini gördünüz mü?
Adama gülerler bizim buralarda…
Güneş gözlüğünün kerametini gördünüz değil mi?
Şimdi takarken bir daha düşünün siz de ne gibi his uyandırıyor?????
Keramet kara gözlükte mi yoksa gözlüğü takanda mı???
cafesiyaset.com (özel)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder