Ülkenin gündeminde olanlara bakacak olursanız sanki yangın yeri.
Her kafadan farklı bir ses çıkıyor.
Bir yara ki yıllardır kanar ve kanatmaya devam ediyorlar.
Adı örtü olan önce türbana dönüştürüldü.
Şimdi türban üstünden yürütülen söylemle, bağnaz bir tutumla tozu dumana katıyorlar.
Koca koca makam sahipleri koro halinde istemezük nidalarıyla orada burada kazan kaldırıyorlar.
Birileri birilerini sakinleştirmeye çalışıyor.
Üstüne vazife olan olmayan herkes bu konuda söz söylüyor.
Koca koca adamlardan çocukça tavırlar ortalığa saçıldıkça kaht-ı rical iyice tebarüz ediyor.
Günlerdir ülke örtü ve laiklikle yatıp kalkıyor.
Mezar ziyaretleri, ağlaşmalar, tepkiler, tehditler gırla…
Bütün bunları tezgâhlayan el her ne ise asalet sahibi bu ülkenin tabii reflekleslerine ket vuruyor.
Bölgesinde güç olan bir ülkenin enerjisini içerde kısır çekişmelere kurban eden küçük insanlar.
Ne bitmez tükenmez bir enerjiymiş bu.
Her gün farklı bir gündem ile cömertçe harcanıyor.
Her şeyi ucuzlattılar, enerjimizi bile.
Halbuki en değerli şeylerimizden birisi enerjimiz.
Yaşlanınca gençliğin kıymetini bilmemek gibi bir ruh haline bürünmüş herkes.
Devasa meseleler kısır polemiklere kurban ediliyor.
Bu ülkenin gerçeklerine ters hareket edenler ancak iki şeyle itham edilebilirler.
Bunlar ya bilgi yoksunu ya da art niyetli. Bana hiç öyle gelmiyor ama…
Ülkenin en kilit en hayati makamlarını ellerinde bulunduran bazı zevat halen hangi amaca hizmet ettiği malum bir zihniyetle halk ile ters düşmeye devam ediyor.
Adalet mekanizmasından tutun da eğitim kurumlarının en tepesindeki insanlar savundukları şeyin bile cahili olarak gerginbaz rolüne soyunuyorlar.
HER ŞAİBEYE BU KADAR CELALLİ MİSİNİZ?
Onlara sormak lazım bulunduğunuz makamlara insan eliyle bulaşan şaibelere karşı da bu kadar celalli misiniz?
Korumak istediğiniz küçük olsun benim olsun mantığı ile sizin can damarınız olan halk rağmen kendi bencilliğiniz mi yoksa bütün toplumu kuşatan ve birbirinin ne dediğini anlamaya çalışan bir toplum mu?
Bugün ortamı geren açıklamaların sahiplerinin kişi ya da kurum olarak her birisin adı bir şaibe ile anılır hale gelmiş.
Tavrınız herkes için mi yoksa bir kesim için mi?
Eğer herkes için adalet istiyorsanız Adalet bir nalıncı keseri değildir.
Evin içini yangın yerine çevirdiniz ey kaostan beslenenler.
Sizin derdiniz aslında ne başörtüsü ne laiklik mi?
Sizin derdiniz hesap sorulamaz olarak gördüğünüz makamları korumak mı?.
Bir de sizin ortamı gerginleştiren çağrılarınıza cevap yetiştiren eski yeni makam sahibi siyasiler olmasa…
Bakın bir tanesi 222A diye tabir edilen gösteriyi nerelere bağladı.
555K’yı hatırlattı.
Mikrofonun dayanılmaz cazibesi ve sözün ağız sulandıran tadı.
Teenniye davet eden iki lider var. Başbakan ve MHP Lideri .
Aslında yangına körükle gitmek için bir Deniz Baykal yeter de artar ama körükçülerin katılımcılarının çok olması haliyle kaçınılmaz oluyor.
Oluyor oluyor da bunlara laf yetiştirmeye çalışanlara ne oluyor?
ADALET BAKANI `NIN KULAKLARI ÇINLASIN
Gelelim farklı bir pencereden olaylara bakmaya.
Zaten olmayan bir yasağı Anayasa ’ya sokmakla Gayya Kuyusuna düşürülen bir mesele daha ne kadar ağızlarda sakız edilebilir ki?
Bugün Anayasa değişikliği ile çözülmeye çalışılan bu mesele bir takım siyasilerin yıllardır bu hale getirilmesine çalıştıkları bir meseledir.
Sayın Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin ’in kulakları çınlasın parmağı var mı bilmiyorum ama geçmişte bu konu ne zaman gündeme gelse bir kanun teklifi ile başörtüsü yasağına(!) çözüm getirmenin destekçilerinden olmuştu. İyi niyete bakın siz.
Meselenin künhüne vakıf olanlar ortada dediğimiz gibi bir yasak olmadığını biliyorlar.
O zaman bu kadar kuru gürültü niye???
Yasağın kalkmasını arzu edenler eliyle yasağın yasal hale getirilmesinin önünün açılması mı?
Birileri birileri birilerinin oyununa mı geliyor ne?.
Resmen yazılı hiçbir metine konu olmayan yasak yazılı hale getirilerek alan ve yer belirlenecek.
Şimdiden teminatlar verilmeye başlandı bile…
Artık geri dönülmez bir yola girdi memleket.
Bakalım bizi nerelere götürecek???
2008-02-05 Cafe Siyaset
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder