18.04.2008

Derleme Toparlama Partisi

28 Şubat postmodern darbe... O günleri yaşayan herkes kıyısından köşesinden içinde bulunduğu pencereden bakarak olayları değerlendirdi. Kimi seyirci, kimi aktör, kimi maşa, kimi rol kesen, kimi taşeron, kimi dizayn edici ve saire...

28 Şubat yaklaşıyor şanına uygun bir kutlama yapmak lazım. 11. sene-i devriyesi ihtifalleri yakışıklı olmalı. Yeni Şafak Sabah’ın eski patronu Dinç Bilgin ’in itiraflarını reporte ederek bir girizgah yaptı.
Şamil Tayyar ’ın o günlerin Sabah çalışanı olarak bugün kalemine takılanlar ayrı bir alem . Her iki yazı da ibretlik levhalar içeriyor.
O günleri yaşayan herkes kıyısından köşesinden içinde bulunduğu pencereden bakarak olayları değerlendirdi. Kimi seyirci, kimi aktör, kimi maşa, kimi rol kesen , kimi taşeron, kimi dizayn edici ve saire.
Halk seyirci, bazı gazeteciler aktör ve maşa , kulakları ve gözleri gazetecilerde ve ciheti askeriye cenahında olan bazı siyasiler ve kendilerini çok şey bilen sınıfından sayarak ve de söylemlerine gizem katarak oradan buradan laf taşıyanlar. İstihbaratçılar, kendilerine istihbaratçı süsü verenler. Ellerinde ilginç ve eksantirik bilgileri ihtiva eden dosyaları gazete büroları öncelikli bir çok adresi taşıyanlar.
Netice olarak oluşturulan sun’i bir hava ve kıvama getirilmiş bir hamur gibi oluşturulmuş gergin bir ortam..
Kargaşa ortamı oluşmuşsa akıl ve sağduyu gider. Linç harekatı başlar ve bir kasırga gibi önüne gelen her şeyi siler süpürür.
Böyle ortamlarda yapılacak en iyi şeylerden birisi fırtınanın dinmesini beklemektir.
Zayiatın ya da fırtına sonrası ganimetçilerin hesapladıkları elde ettikleri nedir sorusunun cevabı toz duman durulduktan sonra görülür.
OYUNCULAR NET ORTAYA ÇIKMADI
Oyunu sahneye koyanlar yukarıda ifade ettiğimiz oyuncuları devreye soktu sonuç ortada.
Oyun kuruculara gelince suskunluklarını koruyorlar. Onlara da bu yakışır. İtiraf mı etselerdi yani?
İtirafçı adı üzerinde kullanılandır. Pişman olmuştur. Günah çıkartmak istemektedir. Bunu yaparak vicdanını temizlemeye çalışır.
Bazıları da vardır ki kendilerinin kullanıldığının farkına varırlar ama konumları itibariyle kan yutup kızılcık şerbeti içmek durumunda kalırlar.
Bu bazıları kurumdur kişidir. Genellikle kurum olurlar. Kurum içinden rol alanlar ve rol verilenler iş çığırından çıktığı için kontrol edilemezler. Onlarla ilgili verilecek karar da fırtına sonrasına bırakılır.
Kullanan ve kullanılanlar
Refahyol Hükümetinin icraatları iyi incelendiği zaman fotoğraf daha da netleşir.
Bilinen bir şey var ki o da 11 aylık bu hükümetin beklenenden çok daha fazla iyi bir performans sergilediğidir.
Özellikle ekonomi alanında başarısı göz ardı edilemez.
Dış ve iç borçlardaki hissedilir azalma bir yerleri rahatlatırken paradan para kazanlar ile iş alemindeki alt yapı eksikliğini de gözler önüne sermişti.
Bir çok iş kolu kağıttan kaplan olduğunu fark etmişti.
Alınan radikal kararlar kral çıplak dedirtmişti.
Ama gelin görün ki bu beklenmeyen durum, hazırlıksız yakalanan iş alemini zor duruma sokuyordu.
DERLEME TOPLAMA PARTİSİ
Bu durumda yapılması gereken tedbir alınması gereken zamanı uzatmaktı. Öyle de yapıldı.
Taşeronlar belirlendi ve devreye silahlı kuvvetler sokulur gibi yapılıp bu sefer de silahsız kuvvetler işi halletsin manşetleri gazeteleri süsledi.
İşte tam da burada siyasi aktörler devreye sokuldu. İrtica yaygaraları gırla gitmeye başladı. Yaşananlar herkesin malumu. Kimse kimseye soru sormaya cesaret edemiyordu.
TBMM ’nin o günlerdeki atmosferi evlere şenlikti.
Koca koca siyasiler hep birilerinin ağzına bakıyordu.
Sabaha silahların gölgesinde uyanmaktan çekinip de Ankara ’yı terk edenler bile vardı. Maiyetinde çalışanlarla telefonla haberleşelim demeyi ihmal etmeden.
Otel lobilerinde kurulan masalarda her şey uçuşuyordu.
DTP isimli parti de o günlerde kurulmuştu.
Adına yakıştırmayı da halk yapmıştı. Derleme Toplama Partisi .
Kimse partiyi kurduran zihniyeti sorgulamadı.
Herkes alet olmak için çalışıyordu. 12 Eylül partileri ve sonradan kurulanlar dahil. Direnenlerin çabası boşaydı.
Yön verenlere bu sefer yön verilmişti.
Ciheti askeriyeden o günlerin kudretli generallerinin sonraki düştüğü haller bunun bariz örneğidir.
Koca koca savcılar kullanıldıklarını itiraf etmişlerdir.
Dizayn ediciler değişmiş ve kudretli bürokratlar taşeron durumuna getirilmiştir.
TANSU ÇİLLER ELBET BİRGÜN KONUŞUR
Dizayn ediciler bu arada Tansu Hanım ’a fırsat vermediler. Tansu Hanım ’ın yanılgısı o günlerde dönüşümlü Başbakanlık programına hükümetin dışındakilerin razı olmayacağını öngörememesiydi.
Sıradışı, TSE standartlarına aykırı bir politikacı olarak Tansu Hanım Erbakan Hoca ’yı istifaya razı ederken muhtemelen kendi başbakanlığı döneminde kiminle nasıl hesaplaşacağının hesabını yapıyordu. Ama o fırsatı ona tanımadılar.
Kimbilir belki bir gün o da konuşur.
2008-01-11 Cafe Siyaset

Hiç yorum yok: