Nasıl olduğunu muhtemelen kendisinin de anlamadığı bir şekilde adrenali yüksek bir mevkiden istimi düşük bir kompartımana inerek yolculuk yapan Sabık Sivas Vekili Doç. Dr. Abdullatif Şener`i 13 sene öncesine götürelim mi?
Zaman Tünelinde geçmişe yolculuk…
Refahyol Hükümetinin Maliye Bakanı , Abdullah GÜL ve Recep Tayyip ERDOĞAN Hükümetlerinin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı ve şimdilerin hafiften muhalif söylemli TOBB Ekonomi Üniversitesi Öğretim Üyesi , nasıl olduğunu muhtemelen kendisinin de anlamadığı bir şekilde adrenalini yüksek bir mevkiden istimi düşük bir kompartımana inerek yolculuk yapan Sabık Sivas Vekili Doç . Dr. Abdullatif Şener ’in tam da Sosyal Güvenlik Yasa Tasarısı ile çalışmalar son sürat yol alırken… Ve de kendileri zaman zaman Başbakanının söylemlerini ve her şeye rağmen hükümetinin bazı icraatlarını eleştirerek gündemde yer alırken…
Şener `in muhalefet dönemlerindeki söylemlerinden bir demet…
Görelim o günün atmosferinde neler söylemiş…
Genel Kurul Tutanaklarından
19. Dönem 4. Yasama Yılı
84. Birleşim 09/Mart /1995 Perşembe
ABDÜLLATİF ŞENER (Sıvas ) - Sayın Başkan , sayın milletvekilleri; bu kanun teklifi, Trabzon Milletvekilimiz Kemalettin Göktaş ve Refah Partili 16 arkadaşı tarafından 22.12.1992 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisine verilmiş olduğu halde, henüz komisyonlarda görüşülmemiştir. Bu sebepten dolayı, İçtüzüğün 38 inci maddesine göre doğrudan Genel Kurula indirilmesiyle ilgili önerge üzerinde söz almış bulunuyor ve lehte görüşlerimi belirtmek istiyorum.
Bu kanun teklifi, esnaf ve sanatkârlar ve diğer bağımsız çalışanlardan Sosyal Sigortalar Kurumuna tabi olanların durumlarının iyileştirilmesiyle ilgilidir; yani, teklif, bir taraftan, esnaf ve sanatkârlarımızı ilgilendirirken, diğer taraftan da emeklilerimizi ilgilendirmektedir. Bu bakımdan, bunun, Türkiye gündemi açısından fevkalade önemli bir kanun teklifi olduğu kanaatindeyiz; çünkü, bugün, Türkiye `de, sadece Bağ -Kur emeklileri değil, aynı zamanda, memur, işçi emeklileri ve 65 yaşın üstünde olup yaşlılık maaşı alanlar, yani tüm emekliler, hayat pahalılığı altında ezilmektedir. Bugün, Türkiye `de en mağdur kesim emeklilerdir ve emekliler, âdeta, açlığa ve sefalete terk edilmişlerdir. Emekliler, yüzde 150`yi bulan enflasyon, ağır vergiler, faizler ve zamlarla, her geçen gün, feci bir sefalete doğru sürüklenmektedir.
Emeklilerin bu durumuna Türkiye Büyük Millet Meclisinin kayıtsız kalması mümkün değildir. Emeklilerin durumlarının iyileştirilmesi lazımdır; çünkü, ellerine geçen maaşla onların nasıl yaşayabileceklerini hayal edebilmek bile mümkün değildir; ellerine geçen maaşla, yalnız ev kiralarını karşılamaları bile mümkün değildir; yalnız kışlık odun kömürlerini alabilmeleri bile mümkün değildir; tencerelerinde ne kaynadığını düşünebilmek, ne piştiğini düşünebilmek bile mümkün değildir. Bu bakımdan, bu konu, doğrudan doğruya emeklilerin durumlarıyla ilgili olmaktan öte, devletin haysiyetiyle de ilgili bir konudur. Bütün bunlar, sosyal devlet olma vasfını zedeleyen görüntüler ortaya çıkarmaktadır ve devletin, konuyu, en önemli sorunlar arasında ele alıp düzeltmesi gerekmektedir.
Resmî rakamlara göre, emeklilerin reel gelirleri, 1993 yılında bu Hükümet tarafından azaltılmıştır. 1994 yılında da, reel olarak, emeklilerin gelirlerinin azaldığı, herkes tarafından bilinmektedir. Gelirleri yarı yarıya azalan ve geçinme imkânlarını kaybeden böylesine bir kesimin sorunlarının, bu Mecliste çözülmesi gerektiği kanaatimi burada ifade etmek istiyorum.
Biz, daha önce, emeklilerin sorunlarının çözümüyle ilgili olarak, Mecliste bir araştırma önergesi vermiştik; fakat, bu araştırma önergesi üç yıl önce bu Mecliste görüşülmüştü ve İktidar, o zaman "biz bu sorunu biliyoruz; emeklilerin durumunu düzelteceğiz; onun için, araştırma önergesinin kabul edilmesine gerek yoktur" demişti ve burada, İktidarın oylarıyla bu önerge reddedilmişti; ama, aradan geçen üç yıllık süre zarfında, halen bu sorunun çözülmediği ve emeklilere rahat bir nefes aldırılmadığı da herkes tarafından bilinmektedir.
Ayrıca, İktidarın uygulamış olduğu yanlış politikalar sonucunda sosyal güvenlik kurumları da tahrip edilmiştir. Bu tahribata da bir son verilmesi gerekmektedir. En basiti, sosyal güvenlik kurumlarının gelir-gider dengeleri bozulmuştur. 1992 yılında 1,4 trilyon lira gelir fazlası veren Emekli Sandığı bile, 1993 yılında 4 trilyon lira , 1994 yılının sadece ilk yarısında 4 trilyon lira açık vermiştir. SSK `nın durumu da aynı şekildedir. Özel kesimden ve kamu kuruluşlarından 34 trilyon liranın üzerinde -yıl sonu itibariyle- alacağı bulunan ve tahsil edemeyen SSK , bugün, büyük bir sıkıntı içerisindedir. Bağ -Kur`un durumu da aynıdır. İlaç parasını ödemeyen, ödeyecek durumda olmayan bir Bağ -Kur ortada vardır ve Bağ -Kur`lular, hastane kapılarında, aç , sefil, perişan, kendi dertleriyle, kendi ıstıraplarıyla başbaşa bırakılmış vaziyettedirler.
Dolayısıyla, bütün emeklilerin, bu arada Bağ -Kur`luların sağlık sorunlarının çözülmesi lazımdır; insan haysiyetine yaraşır bir gelir düzeyine ulaştırılmaları gerekmektedir ve bu teklifin, kısa vadede bu soruna bir çözüm getirme niyetiyle verilmiş olduğu için, Yüce Kurul tarafından kabul edilmesini bekler; hepinize saygılar sunarım. (RP sıralarından alkışlar)....
Abdullatif Şener ’e 1 soru:
Kendileri bir önceki hükümette hatırı sayılır bir makamda idiler.
Sosyal Güvenlik Yasa Tasarısının hamuru da o günlerde yoğrulmuştu. Altına imza attığı yasa tasarısı hazırlanırken de halen sıkıntı çekmeye devam eden yukarıda adını andığı kesimleri düşünüyor muydu?
Yoksa iktidar başka muhalefet başka mıydı????
cafesiyaset.com (özel)
2008-02-28 Cafe Siyaset
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder