18.04.2008

Makamlar babalarının malı mıdır?

Doğan Medya Grubunun Amiral Gemisinin dümeninin yönetmeni bir ara gazete köşeleri için yazarlara yönelik bir laf etmişti.
Tam hatırlamıyorum ama “köşeler babamızın malı mıdır?” mealinde…
Kendine göre de cevaplamıştı.
Köşeler bir çok yerde zülfü yare dokunulmadığı müddetçe ve amaca hizmet ettiği müddetçe bazı yazarların baba malı olarak görülmüştür.
Kamu malı mı olacaktı yani???
Gelelim bürokrasiye..
ELİNDE CİVİSİ, MEĞER NE DE YAKIŞIKLI...
Malumunuz bürokraside herkes öyle her makama gelemez… Kendine has metodları vardır.
Eğitimin olacak, siyasete ve siyasilere yakın olacaksın, kıvrak olacaksın, iyi pazarlamacı olacaksın, referansların sağlam olacak, sırtın sağlam olacak, bölgen sağlam olacak, dayın olacak, ağan olacak, paşan olacak, liyakatın(!) olacak, el hasılı kelam olacak da olacak...
Lafı terü taze bir yere getirmeden önce Ak Partinin iktidara geldiği 2002 yılına doğru kısa bir seyahat yapalım istiyorum.
Ravi sağlam; dilerseniz bugünün milletvekili o günün alt kademe bir bürokratının TBMM koridorlarında yaptığı bir gezintiden notlar aktaralım.
İlgili bürokrat; Abdullah GÜL hükümetin yeni kurulduğu dönemlerde vekil odalarının eşiğini aşındırmakla meşgul…
Elinde CİVİSİ vekillerle görüşmek için çaba harcıyor.
Niçin?
İcracı bir Bakanlıkta üst düzey görev talebi var.
Öyle az uz da değil müsteşarlık…
Ziyaret ettiği vekilin danışmanı garipsemiş olayı… CV ’yi almış ben vekilime ileteyim diye…
Gel zaman git zaman çok uzun sürmemiş ilgili vatandaşın müsteşarlığı dönemin cumhurbaşkanı ANS ’den üçlü kararnamelerin kolay kolay çıkmadığı zamanda onaylanıp çıkıvermiş.
MEĞER NE BÖLGECİLİK YAPILIYORMUŞ...
Sonra zaman içinde mevcut bakanlık bir başka bakanlıkla aynı çatı altında birleşince müsteşar bey yardımcı olmuş ama olsun, makam makamdır.
Bunları hatırlamamın sebebi geçenlerde bir hemşerisiyle bir vesileyle karşılaştığımızda onun hakkında sitayiş dolu sözler sarf etmesiydi.
Sitayişe, övgüye bakın siz!!!…
Biz bölgeciliği doğu illerimizde, Karadeniz illerimizde, çok göç alan illerimizde bilirdik. Meğerse batıdaki illerimizde de bölgecilik güçlüymüş…
Efendim memleketi ile ilgisini hiç kesmemiş. Hemşerileriyle ilgisini hep devam ettirmiş, her şeyleri ile ilgilenmiş… Bir önceki vekillerden daha çok seviliyormuş. Sebebi de onlardan daha fazla hizmet etmesiymiş!!!
Düşünebiliyor musunuz? Bölge vekillerinden daha çok bir bürokrat memleketine hizmet aktarıyor. Gel de kıskanma…
Memlekete olan ilgi iyidir. Ama makam yükseldikçe ilgi artıyorsa burada makamın gücü ortaya çıkıyor demektir.
Bu durumda kullanılan makamın gücü müdür yoksa şahsi güç müdür. Elbette ki makamın gücüdür.
CUMHURBAŞKANI İLE AYNI KAREDE...
Peki ikbale koşan makam mıdır, makam sahibi midir?
Elbette ki makam sahibidir.
Hangi imkanlarla ilgili makamın imkanlarıyla… Oh ne ala
Merak ediyorum… Kim kime hizmet ediyor???
Ah makam sen nelere kadirmişsin…
Şimdi insanın aklına ister istemez takılıyor. Makamlara hizmet etmek için mi geliniyor!? Yoksa daha yukarılara çıkıp orada daha fazla hizmet etmek için mi geliniyor?
Bu hizmet aşkı nasıl bir aşk???
O şimdi vekil… Bir önceki dönemin vekilleri ise şu anda değil… Yine merak, acaba bir başka bürokrat da o bölgede mevcut vekilden daha çok hizmet ederse…
Gazete köşeleri için kamu malı mı olacak yani demiştik.
Ama bahsi geçen makamlar kamu malı…
Öyle değil mi yoksa???
Bütün bunları yakın zamanda bir bürokratın kendi memleketine Cumhurbaşkanı ile bir seyahatte aynı karede görünce hatırladım.
Sabık bürokrat yeni vekilin hemşerisinin aktardıkları da cem olunca ortaya bu manzara çıktı…
Bu makamlar gerçekten velud…
Milletin vekilliğine giden yollardan birisi de malum buralardan geçiyor…
cafesiyaset.com (özel)
2008-02-26 Cafe Siyaset

Hiç yorum yok: