17.03.2012

Kendilerini Ötekileştirenler



Geçmişten beri dile getirdiğimiz bir husus var…
Ülke meselelerine sebepler üzerinden değil sonuçlar üzerinden bakılıyor…
Hal böyle olunca da tartıştığınız konuları da bu minval üzere tartışılıyor...

Bugüne kadar sürekli gündem oluşturan konuları biraz geriye bakarak tekrar gözden geçirirseniz ne demek istediğimiz daha iyi anlaşılır...

Eğitimdeki yeni düzenleme ve üzerinde yapılan tartışmalar buna bir örnektir…
28 Şubat ürünü olan kesintisiz eğitime karşı bir rövanş duygusuyla hareket ediliyor izlenimi uyandırılmaya çalışılıyor zihinlerde…
Birileri de buna teşne oluyor…

Çetevari yapılanmanın eşi bulunmaz örneklerini bünyesinde barındıran Ergenekon davası ve benzeri davalarda tutuklu olan zevat üzerinden yürütülen psikolojik harekât…

Adaleti sağlamak yerine yaralamayı kendine ilke edinen icraatlara imza atmaya devam eden yargı konusunda mevcut iktidara getirilen eleştiriler aynı izlenimin verilmeye çalışıldığı başka kulvarlar…

Saymakla bitecek gibi görünmeyen daha nice mesele...

Bu konuların hepsinde tartışmalar özde değil sözde yapılmakta ve sonu gelmez söz ve laf kalabalığında asıl tartışılması gereken husus kaybolup gitmektedir...

Adına ne derseniz deyin ister sistem ister statüko; her daim önce hastalığı icad edip sonra hastayı oluşturmuş; ardında da hekimler(!) bırakın hastalığı tartışmak; hastaya bakmak ve çare üzerinde bile sağlıklı fikir geliştirmemiştir...

Biz yaptık oldu mantığı ile hareket eden bu yapı aynı mantıkla bugün dün destek oldukları her şeye karşı çıkabilmektedir...

Uzun tutukluluk hali ve bu duruma cevaz veren özel yetkili mahkemeler böyledir ve geçmişin DGM’lerinin biraz değişikliğe uğramış halidir. Eskiden de bugün yaşanan bir takım sıkıntılar yaşanıyordu ama tek farkla, o günlerin yargılananları görmezden gelinen kimliklere sahip olanlardı…

Bu ülkenin en büyük eksiği ortak bir akıl çerçevesinde sesin gür çıkması gereken alanların ötekileştirilmesidir…

Buna zemin hazırlayanlar da bugün sesini en üst perdeden çıkaran ve halkın bir kısmını ötekileştirenlerdir…

Geçmişte ötekileştirilenleri temsil edenlerin samimiyetini ve iyi niyetini ve bunun dışında halkımızın her kesiminden yanlışları görerek düzeltme mücadelesi verenlerin yoğun gayretlerini, çabalarını, söylenemeyenleri söyleyerek Korku İmparatorluğu kuranların ezberlerini bozma girişimleri bugün kendini ötekileştirilen konumuna düşürenleri daha da çılgına çevirmektedir…

Bir aralar mezar ziyaretleri, ağlaşmalar, tepkilerin aracı idi…
Bugün ise tehditler gırla gidiyor, kamyoncu Şerifin oğlu sokaklara dökülmekten söz ediyor…

Bütün bunları tezgâhlayan el her ne ise asalet sahibi bu ülkenin tabii reflekslerine sürekli ket vuruyor.

Birileri bölgesinde güç olan bir ülkenin enerjisini içerde kısır çekişmelere kurban eden küçük insanlar rolüne bürünüyor.

Ne bitmez tükenmez bir enerjiymiş bu.
Her gün farklı bir gündem ile cömertçe harcanıyor.
Her şeyi ucuzlattılar, enerjimizi bile.
Halbuki en değerli şeylerimizden birisi enerjimiz.
Gençliğin kıymetini bilemeyen yaşlı bir ruh haline bürünmüş herkes.
Devasa meseleler kısır polemiklere kurban ediliyor.

Bu ülkenin gerçeklerine ters hareket edenler ancak iki şeyle itham edilebilirler.
Bunlar ya bilgi yoksunu ya da art niyetli.
TBMM’nin en kilit en hayati makamlarını ellerinde bulunduran bazı zevat halen hangi amaca hizmet ettiği malum bir zihniyetle halk ile ters düşmeye devam ediyor.
Halkı temsil makamında en tepedeki insanlar savundukları şeyin bile cahili olarak gerginbaz rolüne soyunuyorlar.

Onlara sormak lazım bulunduğunuz makamlara insan eliyle bulaşan şaibelere karşı da bu kadar celalli misiniz?
Korumak istediğiniz küçük olsun benim olsun mantığı ile sizin can damarınız olan halka rağmen kendi bencilliğiniz mi yoksa bütün toplumu kuşatan ve birbirinin ne dediğini anlamaya çalışan bir toplum mu?
Bugün ortamı 
geren açıklamaların sahiplerinin kişi ya da kurum olarak her birisin adı bir şaibe ile anılır hale gelmiş.
Sormak lazım tavrınız herkes için mi yoksa bir kesim için mi diye?

Sivil faşizm türü kavramları literatüre kazandıranlar; eğer her alanda ve herkes için adalet istiyorsanız Adalet bir nalıncı keseri değildir.


Hiç yorum yok: