26.03.2012

Devlet Yolsuzluklar ve Hatırşinaslık


Malumunuz Türk Ticaret Kanunu (TTK) yeni haliyle Temmuz 2012 de yürürlüğe girecek…
Ama gizli açık ciddi bir direniş söz konusu… Direnenlerin gerekçeleri Prof. Şükrü Kızılot başta olmak üzere merkez medya(!)nın bazı ekonomi yazarları takip edilerek öğrenilebilir, yeni TTK’nun neden olması gerektiği ile ilgili de sadece ve sadece Süleyman Yaşar’ı okumak sizlere belli bir fikri çok rahat verir…

TTK’nun temel esprisi ekonomik alt yapıdaki yanlışlıkları ve eksiklikleri asgariye indirerek ticari hayata her kesimde oluşan mağduriyetleri önlemek amacıyla düzgün bir rota verebilmektir…

Lakin gelin görün ki ellerinde nalıncı keseri ile ticaret yapan kesimler paylarının azalmaması için ciddi dirençler göstererek yeni kanunu kuşa çevirmek için çaba sarfetmektedir…

Burada mesele yeni TTK aleyhine lobi faaliyeti yürütenlerin TBMM’ni ve özellikle iktidar cenahını etki alanına alarak değişiklik yapmalarına meydan vermemektedir…

Geçtiğimiz günlerde Ak Parti Grup Başkanvekillerinden birisi gözden geçirilebilir mahiyetinde bir ifade kullanmıştı… Yeni Sayıştay yasasında da son anda yapılan değişiklik benzer ifadelerle aynı adres tarafından şu an ki haliyle karşımızda duruyor…

Dikkatlerden kaçırılmaması gereken bir durum olarak kayıtlara geçirilmelidir…

Yasal boşlukları doğru ve katı kurallarla halkın lehine siz doldurmazsanız onu başkaları farklı lobiler adına üstelik halk adına(!) dolduruverir…

Halk adına dedik de aklımıza geldi…

Malumunuz halk adına yetkiler seçilmişler eliyle kullanılırken atanmışlar eliyle de bu yetki yanına devlet adına da denilerek kullanılır…

Bunun en bariz örneği mahkemelerin verdiği kararlarda görülür…

Hakimler kararı bağlarken en başa Yüce Türk Milleti Adına ibaresini kondururlar ve akan suları durdururlar…

Askeri ve mülki erkan da işlerini yaparken ve devlet ve millet için, devlet ve millet adına icra makamlarında bulunduklarını hissettirirler…

Yasaların kendilerine verdikleri yetkileri bu çerçevede kullanırken kendilerine bazıları devlet demekten çekinmez…

Ama bu yetkiler bazen size kamunun yükünü ağırlaştırmak veya devletin ali menfaatleri yerine kişilerin ali menfaatleri olarak dönüverir…

Ya da devleti kendisi sana anlayışlar olarak dönüverir…

Bunun bariz örneği de geçmişte terörist bir saldırıya maruz kalarak yara almadan kurtulan Eski Van Valimizin söylediği sözde saklıdır…

Saldırı sonrası basına beyanat vermiş ve “Devlet dimdik ayakta” demişti…

Allah muhafaza saldırı sonrası ölseydi Devlet upuzun yerlerde mi olacaktı???

Algı ve idrak meselesi işte!!!

Bu algılama  nedeniyle bu makamlar bazen enteresan uygulamalara sahne oluyor…

Gün oluyor bir vali yaşlı bir vatandaşa yaşına hürmeten “buyur baba” diyeceği yerde Devlet her daim babadır mantığıyla “Buyur evladım” diyebiliyor…

Gün oluyor yetkili makamda ki bir atanmış trafikte veya herhangi bir yerde bir vatandaşı gözaltına aldırabiliyor… Örnekleri halen vardır…

Örnek deyince çok eskilerden bir örnek verelim güncellere değinmeden zaman aşımı olsun!!!

Yıl 1978 yer Diyarbakır Bismil genç iki nakliyeci orta Anadolu’da bir ilden taa oralara yük götürmüşler ve Akdeniz sahiline yakın bir yere de yük almışlar, onu yüklemek için şehre gelmişler cadde sokak aralarından geçmişler ve bir yere park etmişler..

Biraz sonra birkaç polis memuru gelmiş ve kamyonun şoförü kim diye sormuşlar ve bu iki gencin bizlerin beyanatı ile apar topar sorgusuz sualsiz gözaltına almışlar…

Suçumuz ne? Ne yaptık? demeleri de fayda etmemiş…

Nezarethanede beklerken karakol amiri gelmiş ve bunları nezarethanede  görünce sormuş siz kimsiniz diye bunlar durumu izah edince polisleri çağırmış sebebini öğrenince daha da kızmış zira gözaltı sebebi kamyonla geçtikleri yol güzergahında  Kaymakamın evinin olması ve ortalığı tozu dumana kattıkları için evin ve balkondaki çiçeklerin toza bulanması imiş…

Hikaye uzun ama o amirin verdiği akılla nezarethaneden çıkmayı başarmışlar, araya ilçenin hatırşinas insanlarını koymayı başararak…

Şoförler Bismil’den ayrılırken “Bir daha da Bismil’e gelmeyiz” demişler…

Hatırşinaslık deyince nereden nereye geliyorsunuz…

Yakın zamanlarda bu sefer doğu illerimizden birinin mülki amiri yaşadığı sıkıntıyı yine hatırşinaslık vasıtasıyla atlatmış…

Malumunuz Özel İdarelerin bütçeleri var ve bütçedeki para da bankalarda vadeli hesaplarda tutulur…

Bu amirimiz ile atandıktan sonra ile yönelik icraatları arasına özel idarenin parasını paranın olduğu bankada vadeli hesaptan vadesiz hesaba çevirme işini de katmış…

Öncelikli masum gerekçe devletin parası devletin bankasında vadeli hesapta mı dururmuş şeklinde imiş…

Gel zaman git zaman devletin bir denetim kurumunun denetçisinin incelemesinde bu durum ortaya çıkmış…

Denetçi ilgililere bunun nedenini sormuş…

Aldığı cevap ise bankanın kendilerine devletin hizmetlerinde kullanmak üzere birkaç araba tahsis ettiği ve bu minval üzere yapılan bazı harcamaları bankanın tahsisatı mesturesinden karşıladığı şeklinde olmuş…

Denetçi bunun üzerine incelemelerine devam ederek geçen süre zarfında vadeli de olması gereken zamanda epey yüklü bir miktar bu işlem neticesinde devletin kaybını tespit etmiş ve raporuna bunu yazmış…

Sonra ne mi olmuş???

Bu mülki amir söz konusu raporu yazan ilgili kurumun koridorlarında epey bir gezindikten sonra söz konusu rapor sonucunun tatlıya bağlanmasını hatırşinas üyeler kanalıyla sağlamış…

Mülki amirin devleti zarara uğratması iyi niyetle yola çıkılma şeklinde ilginç bir gerekçeyle halledilmiş… Ve mesele halledilmek suretiyle mülki amire rahat bir nefes aldırılmış…

İlgili kurumun koridorlarında ve duvarlarında “Canım devletin mülki amiri böyle para pul işlerinden ne anlar? Vadeli hesap vadesiz hesap nedir, nereden bilsin?” cümleleri söz konusu rapora düzeltme yazanların dillerinden yankılanıyormuş…

O mülki amir şimdilerde ise başka bir ilde doğunun güneyinde gönül rahatlığıyla(!) aşkla ve dahi şevkle devletin hizmetinde bulunmaya devam ediyormuş…

Siz cehenneme giden yolun iyi niyet taşları ile örülü olduğunu biliyor musunuz???

Bu tip mülki amirlerden birisi de DMO kanalıyla makamına oldukça pahalı bir tefrişat yaptırmış ama aynı denetçi kurumun incelemesine takılması sonucu o tefrişatı kullanmak kendisine nasip olmamış…

Kendisi şimdilerde merkezde hizmetine devam ediyormuş…

Şereful makam bil mekin…

Bu sözü kendisi de bir mülki amir olan Rahmetli Recep Yazıcıoğlu söylemişti…

Makamı iyi doldurmak lazım… Yoksa halk rahat edemez…

Hiç yorum yok: