18 KASIM 2009 ÇARŞAMBA
MEHMET NATIK'IN İZLENİMLERİ
mehmetnatik1@gmail.com
Malumunuz Mahir Kaynak ile ilgili bir girizgah yapmış ve bir portre denemesi demiştik.
Kendisi gerçekten ilginç bir kişiliktir ve fazla söze hacet yok. Ama serdettiği fikirlere gelince onlarla ilgili söylenecek hem çok söz vardır hem de söyleyecek sözü olan vardır.
Her ne kadar daha önceden onun düşüncelerinin etki alanının genişliğinden söz ettikse de insanları nasıl etkilediğini bilme şansına sahip değiliz.
Ama hükümetin takip ettiği ve de uygulamaya koyduğu son günlerin gündemine oturan açılım ve dış politikada komşularla sıfır sorun stratejisinde Sayın Kaynak'ın derin reflekslerinin yazılarına konu edilmek suretiyle kendisinin verdiği tepkiyi gözlemleme şansına sahibiz.
http://www.stargazete.com/gazete/yazar/mahir-kaynak/burokrasinin-yeri-222877.htm söz konusu makale derin bir analiz yapıyor ve ince ayar vererek bürokrasinin son günlerde takip edilen siyasetle ilgili rahatsızlıklarına dem vuruyor. Bu yazıda hem nala hem de mıha vurarak sözü ilginç yerlere getiriyor.
Bunun için yazının son üç paragrafına bakmak yeterli...
Şimdi burada merak edilen ve sorgulanması gereken tavır ne olmalı?
Neden böyle bir görüş serdetme ihtiyacı hissedildi?
Durup dururken kimse kimsenin hislerine tercüman olmaz.
İletişim düzeyinde bir kopukluk varsa bu dolaylı yoldan mı anlatılmalıdır.
Dolaylı yol pek doğru bir seçenek olmasa gerek.
Özgüven eksikliğini ifade edebilir.
Böyle bir yola başvurulmuşsa eğer bu yolu takip edenler neden böyle bir şey yapmış olsunlar?
Eğer değilse Mahir Kaynak böyle bir gözlemi neye ve hangi saiklere dayanarak anlatma ve siyaset yapıcıları uyarma ihtiyacı hisseder?
Yoksa yılların getirdiği kapalı demirperde anlayışına dayalı siyaset anlayışı ve Sayın Kaynak'ın uzun bir geçmişi olan bürokrasi hayatı kendisini hala etkilemeye devam mı ediyor?
İnsanlar neyi yaşarlarsa bir müddet sonra yaşadıkları onları sarar eğer kendilerini saran hayatı iyi gözlemleyemezlerse değişen bir takım şartları daha geniş bir perspektiften yorumlayamazlarsa içinde yaşadıkları küçük dünyaları onların dış dünyayı yeterince iyi değerlendirmelerine engel olur.
Bizde yaşanan aslında biraz tam da budur.
Yılların hantallığını atlatmak kolay değildir.
Bizim bürokrasinin siyasetçi ile uyum sorunu yaşamasının en önemli sebeplerinden birisi bu olsa gerek küçük dünya ve dışa açılma korkusu...
Onların hislerine tercüman olanlar da aynı yanılsamanın etkisi ile hareket ediyorlar...
Korkuları yenmek lazım?
mehmetnatik1@gmail.com
Malumunuz Mahir Kaynak ile ilgili bir girizgah yapmış ve bir portre denemesi demiştik.
Kendisi gerçekten ilginç bir kişiliktir ve fazla söze hacet yok. Ama serdettiği fikirlere gelince onlarla ilgili söylenecek hem çok söz vardır hem de söyleyecek sözü olan vardır.
Her ne kadar daha önceden onun düşüncelerinin etki alanının genişliğinden söz ettikse de insanları nasıl etkilediğini bilme şansına sahip değiliz.
Ama hükümetin takip ettiği ve de uygulamaya koyduğu son günlerin gündemine oturan açılım ve dış politikada komşularla sıfır sorun stratejisinde Sayın Kaynak'ın derin reflekslerinin yazılarına konu edilmek suretiyle kendisinin verdiği tepkiyi gözlemleme şansına sahibiz.
http://www.stargazete.com/gazete/yazar/mahir-kaynak/burokrasinin-yeri-222877.htm söz konusu makale derin bir analiz yapıyor ve ince ayar vererek bürokrasinin son günlerde takip edilen siyasetle ilgili rahatsızlıklarına dem vuruyor. Bu yazıda hem nala hem de mıha vurarak sözü ilginç yerlere getiriyor.
Bunun için yazının son üç paragrafına bakmak yeterli...
Şimdi burada merak edilen ve sorgulanması gereken tavır ne olmalı?
Neden böyle bir görüş serdetme ihtiyacı hissedildi?
Durup dururken kimse kimsenin hislerine tercüman olmaz.
İletişim düzeyinde bir kopukluk varsa bu dolaylı yoldan mı anlatılmalıdır.
Dolaylı yol pek doğru bir seçenek olmasa gerek.
Özgüven eksikliğini ifade edebilir.
Böyle bir yola başvurulmuşsa eğer bu yolu takip edenler neden böyle bir şey yapmış olsunlar?
Eğer değilse Mahir Kaynak böyle bir gözlemi neye ve hangi saiklere dayanarak anlatma ve siyaset yapıcıları uyarma ihtiyacı hisseder?
Yoksa yılların getirdiği kapalı demirperde anlayışına dayalı siyaset anlayışı ve Sayın Kaynak'ın uzun bir geçmişi olan bürokrasi hayatı kendisini hala etkilemeye devam mı ediyor?
İnsanlar neyi yaşarlarsa bir müddet sonra yaşadıkları onları sarar eğer kendilerini saran hayatı iyi gözlemleyemezlerse değişen bir takım şartları daha geniş bir perspektiften yorumlayamazlarsa içinde yaşadıkları küçük dünyaları onların dış dünyayı yeterince iyi değerlendirmelerine engel olur.
Bizde yaşanan aslında biraz tam da budur.
Yılların hantallığını atlatmak kolay değildir.
Bizim bürokrasinin siyasetçi ile uyum sorunu yaşamasının en önemli sebeplerinden birisi bu olsa gerek küçük dünya ve dışa açılma korkusu...
Onların hislerine tercüman olanlar da aynı yanılsamanın etkisi ile hareket ediyorlar...
Korkuları yenmek lazım?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder