MEHMET NATIK'IN İZLENİMLERİ
Bir tuhaflık durumu söz konusu...Malumunuz 1. Sincan Ağır Ceza Mahkeme Başkanı Adalet Bakanlığı Teftiş Başkanlığı müfettişlerinin yaptığı araştırma sonucu iki husustan yargı önüne çıkarıldı...
“görevi kötüye kullanma” ve “hazırlık soruşturmasının gizliliğini ihlal”
Ancak birincisinde bu eylem sonucunda herhangi bir mağduriyetin söz konusu olmadığı, kamu zararının oluşmadığı ve hukuk düzeni içerisinde bireylere haksız kazanç sağlandığına dair bir tespit yapılmadığı vurgulanarak, ikincisinde ise operasyon çerçevesinde herhangi bir ihbar yapıldığına dair delil bulunmadığı gerekçesiyle beraatine karar verilmiş...
Her iki suçlama ile ilgili olarak alınan beraat kararları ancaklı diye ifade edilebilecek cümlelerle oluşturulmuş...
Neymiş o ancaklı diye ifade edilen cümleler???
Efendim; 16 Ekim 2008’de görevinden izin alarak ayrıldığı ve izin dönüşü 17 Ekim 2008’de mesai saatleri içinde göreve başlaması gerekirken, İstanbul Havalimanı’nda bulunduğu sırada Sincan Mahkemesi’ndeki yetkilileri arayarak, göreve dönmüş gibi başlama yazısı yazdıran Kaçmaz’ın gereklerine aykırı hareket ettiğinin anlaşıldığı belirtilmiş...
Yani suç sabit...
Ancak ile arkadan gelen cümle beraati getiriyor...
Diğer beraat gerekçesinde de suç sabit...
Beraat gerekçesi aynı mantık çerçevesinde gelişmiş...
Benzer hususlarda suç işleyip de suçu sabitleşecek olanların gözü aydın...
Kapı gibi emsal karar oluşmuş; yeter ki hakkını(!) aramaktan vazgeçmesin...
Suçu sabit ancak diye başlayan bir cümle ile beraat talebi oluşturulur olur biter...
Vatana millete hayırlı olsun...
Kamu zararı yok!!!
Mağduriyet yok!!!
Hukuk düzeni içerisinde bireylere haksız kazanç sağlandığına dair bir emare yok!!!
Ama adaletin terazisi var...
Berlin'de hakimler var ama Ankara'da da yargıçlar var...
Üstelik Yargıtay'da...
Suç sabit ama varsın olsun... Ne önemi var???
Yargılanan yargıç sonuç açıklandıktan sonra “Adalet Bakanlığı’nın kurmuş olduğu tuzağa yüce yargıçlar düşmediler. Bu bir dönüm noktası. Bundan sonra hukuksuz sorgulamaların olmayacağını düşünüyorum. Sadece Berlin’de hakimler yok, Ankara’da da görmüş olduğunuz hakimler var” demiş...
Anlayan varsa beri gelsin...
Yargıçların, savcıların özlük haklarını düzenleyen, her türlü işlemlerinin mercii olan, ihtiyaç duyulduğunda kamuoyuna sınav duyurusu yaparak ihtiyaç duyulan yargıçlarla ilgili personel alımını gerçekleştirerek Yüce Türk Milleti Adına karar alacakları mevkileri makamları onlara sağlayan, bir bakanlık neden Yüce Türk Milleti Adına karar alan ve veren adalet dağıtıcısı yargıçlarına ve savcılarına tuzak kurar???
Adalet Bakanlığı kendi personeline tuzak kurma bakanlığı oldu da Yüce Türk Milletinin haberi mi olmadı???
Ne zamandan beri böyle tuzak kuruyorlar???
Kendi personeline tuzak kuran bir bakanlığın uhdesinde görev yapan adalet dağıtıcılarına millet nasıl itimat edecek???
İnsanların aklına şüphe tohumu ekmenin alemi var mı şimdi???
Hem teftiş neymiş öyle???
Müfettiş dediğin neyi neden soruşturuyor ki???
Siz Demoklesin Kılıcı mısınız Ey Müfettişler???
Yapmayın böyle!!!
Bakanlık bakanlığını bilecek, yok öyle...
Sizin işiniz kırtasiye...
Şu Ceza ve Tevkif işini de özelleştirin inanın çok rahat edersiniz...
Bir kısım yargıçlarımızı ve savcılarımızı rahat bırakın...
Rahat bırakın ki tarihe rahat rahat tanıklık edebilsinler!!!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder