İnsanlar vardır tarihe damga vuran veya kurumlar vardır
insanlar eliyle tarihe damga vuran hem dünyada hem de ülkemizde…
Bu çerçevede değerlendirilenler iki şekilde hatırlanırlar…
Ya ülkeleri ve insanlık namına yaptıkları iyi ve güzel
şeylerle ya da kötü şeylerle…
Bazı şeyler zamanla anlaşılır ama bazıları hakkında tarih de
insanlık ve insanlar da hükmünü hemen verir…
Başdöndürücü bir hızla gelişen olaylara şahit olduğumuz 20.
yüzyıl ile 21. yüzyılın yaşadığımız şu yılları çok sayıda bu tip insan ve bu
insanların etkileri vasıtasıyla gelişen böyle olayları bünyesinde barındırır…
Çok uzağa gitmeye gerek yok…
Yakın zamanı mercek altına aldığımızda iki dudağı arasından
çıkan kararlar ile ülkelerin geleceğini etkileyen ve insanların hayatını olumlu
olumsuz etkileyen çok sayıda lider ve devlet adamı pozisyonunda insan tiplerine
rastlarız…
Bu insan tipleri dünya var oldukça olmaya hep devam
edeceklerdir…
Batı dünyasının devlet adamlarını ele alalım mesela…
ABD’nin bir önceki başkanı George Bush denince akla ilk
gelecek olan şey kan, gözyaşı ve işgaldir…
Bush ve ekibinin elindeki kan hiçbir zaman silinmez…
Keza kendisinin en büyük destekçisi dönemin İngiltere
Başkanı Tony Blair de öyle ve diğer destekçileri…
Bugün geçmişe baktığımızda iyi bir meziyetle
hatırlanmadıkları gibi zaman içerisinde kendi halkları tarafından tozlu
sayfalara atıldıkları da gözlerden kaçmaz…
Bunların bazıları unutulur…
Afganistan ve Irak’ın işgaline onay veren dönemin İspanya ve
Portekiz liderlerinin adını kimse hatırlamaz ya da bazılarının adı
skandallarıyla ve yalanları ortaya çıktığı için hiç unutulmaz…
Arap aleminin seçilmiş(!) veya seçtirilmiş diktatörlerini
ele alın mesela…
Ülkesinin kan gölüne dönmesine sebep olan ve istikrarsızlık
abidesi haline gelmesinin kapılarını açan Saddam unutulmazlar arasındadır… Bush
ve ekibinin ekürisi olarak hep hatırlanacaktır…
Libya’nın Albayı Kaddafi ülkesindeki olayları tam olarak
okumamakta direnerek ülkesini istikrarın zor sağlanacağı bir ateşin ortasına
atmakla kalmamış, kendi hayatına da mal olan bir sürecin başlamasına da sebep
olmuştur…
Mısır’ın seçilmişi(!) Mubarek bugün demir parmaklıklar
arasına kendi tercihi ile girmiştir…
Suriye’nin genç seçilmişi(!) Beşşar Esed’e gelince Arap
Dünyasını etkileyen rüzgara diktatörlüğü hatırlayarak kapılmış ve gerek Suriye halkı için gerekse kendisi,
ülkeyi yöneten aşireti için sonu hiç de iyi olmayacak bir sürecin altına imza
atmayı başarmıştır…
Örnekleri çok… Yeter ki saymak isteyin…
Ülkelerin karar alma
makamlarında bulunan insanların icraatları olumlu veya olumsuz kalıcı ve uzun
vadeli etkilere sahiptir…
Olumlu etkiler geniş bir rahatlık getirirken olumsuz etkiler
insan ruhunda derin ve kalıcı izler bırakan travmatik oluşumlara alan açar…
İzler de kolay kolay silinmez… Nesilleri etkiler…
Bugün Afganistan ve Irak halkı ile başlayan Libya, Yemen,
Suriye gibi ülkelerde benzer travmatik izler bırakan ve başta Tunus olma üzere
Mısır ve diğer rüzgara kapılan ülkelerde ilk gruptakilere kıyasla daha az iz
bırakan bir durum söz konusu…
Bu durum bu ülkelerde öyle ya da böyle tekrar ifade edelim
nesilleri etkileyecek…
Düşünün bir kere!!! Ya bir işgalci güç veya kendi içinizden
sizi yönetenlerin zulmüne maruz kalıyorsunuz…
Üstelik zulmü reva görenler işgalci güçler olarak işgal
ettikleri ülkelere demokrasi getirmek adına yapıyorlar bunu…
Kendi halkına silah doğrultanlar ise yönetimlerinin ömrünü
uzatmak adına gelecekleri karartıyorlar…
İnsanlık tarihi birbirini sürekli etkileyen ve olayları
farklı şekillerde tetikleyen icraatlarla doludur…
İnsan hayatında olduğu gibi ülkelerin de hayatında liderleri
eliyle kader ilginç ağlar örer…
Onun için liderlerin verdikleri kararların etkileri uzun
süreli olduğu için nesilleri etkiler…
Faydaları kalıcı olacağı gibi zararlarının telafisi de
zordur…
Her şeyden öte ruhlarda oluşan travmayı istikrarsızlığın
oluşturduğu ekonomik durumda ki bozukluk daha da kalıcı hale getirir…
Bunun ağır faturasını çile çeken halkın ödemesinin yanı sıra
aynı fatura ülkeyi yönetenlere de çıkar…
Bunun en bariz örneği kendi halkına karşı savaşan Suriye’de
yakın zamanda görülecektir…
Zira baskı ile yok edilmeye çalışılan halk aynı zamanda
üretimi sağlayan dinamik güçtür…
Silaha harcanan para da sürekli akan bir kaynak değildir ve
yönetim kendi ayağını vurmaktadır…
Sonuç olarak bu karar alıcılar kolay unutulacak tipler
değildir…
Tarihe nasıl damga vurduğunuz önemlidir…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder