Mehmet Haberal kendi tutukluluğu ile ilgili "Ameliyat yapmam,
üniversiteler kurmam gerekirken üç yıldır tutukluyum. On aydır da Zonguldak
milletvekiliyim. Benim tutuklu olmam Türkiye'nin utancıdır. Meselenin
çözüleceği yer parlamentodur ve bu noktada CHP'ye çok büyük sorumluluk
düşmektedir." diyormuş…
Utanç kategorisinde
değerlendirilecek o kadar şey var ki bu ülkede…
Kendisi ile ilgili hazırlanan iddianameyi görmezden gelmesi ilginç ama
biz yine de utanç kategorisine girecek asıl meseleleri şeklen de olsa sayalım da
utanç duyulması gereken şeyler nelermiş görelim isterseniz!!!
İlk Meclisin açılması
ile sade ve net ifadelere sahip anayasanın zaman içerisinde değiştirilerek kolaylaştırmaktan
ziyade zorlaştırmayı kendine ilke edinmiş bir zihniyeti yansıtması…
Zaman içerisinde meclis
içi darbelerle halkın ihtiyaçlarından ziyade elit bir zihniyete dayanak haline
getirilmesi..
Bu çerçevede CHP’nin 6
okunun halkın sırtına hançer gibi saplanarak halen orda kalmasının sağlanması…
Sonrasında 27 Mayıs
süreci ile doğrudan darbelerle anayasanın müdahalelere maruz kalması…
Normalleşmenin(!) olduğu
zamanlarda TBMM vasıtasıyla kıyısından köşesinden yapılan değişikliklerle ancak
suni solunum sağlanması…
Bu değişikliklerle
yamalı bohça haline gelmiş bir anayasaya sahip olunması…
Uygun bir ortam ve
sayısal çoğunluk olmasına rağmen geçmişte yeni bir anayasa ile ilgili adımın
atılmaması…
Şimdilerde yenisi ile
ilgili çalışmaların sağlıklı bir zeminde yürümesinin sağlanamaması…
Doğrudan yasalar veya
yasalara yerleştirilen mayınlı araziler vasıtasıyla yöneticilerin iki yüzlü
davranmaya zorlanması…
Sistem mekanizmalarının
eksiklikleri gidereceğiz diye yasa, mevzuat, yönetmelik ve genelge mezarlığına
çevrilmesi…
Atanmışların sınıfsız bir
toplum yaratacağız argümanı ile yola çıkılarak elit bir sınıf haline gelmesi…
Seçilmişlerin halen dar
alanda kısa paslaşmalarla istikrarı sağlamak için çaba sarf etmesi…
Vesayetçi anlayışın
varlığını halen sürdürmesi…
Darbeseverlerin
varlığını sürdürmesi…
Statükonun direnmeye
devam etmesi…
Faili meçhul diye anılan
faili malum cinayetlerin pervasızca işlenebilmesi…
Devlet adına devletten
nemalanan yapılanmaların varlığını halen sürdürmesi…
Halka rağmen halk için
anlayışının bu ülkeye has bir anlayış olarak tedavüle sürülmesi…
Celladına aşık olan
insanların çokluğu…
Ölü sevici zihniyete
sahip putpereset anlayışların çağdaşlık olarak halka sunulması…
Darbe döneminde
genelkurmay başkanının kendi askerleri tarafından aşağılanması…
Onlara alkış tutanların
çokluğu…
Seçilmiş Hükümete komplo
iddiasıyla tutuklananlara vatansever muamelesi yapılarak açılan davaları
itibarsızlaştırma çabaları…
Bir kısım darbe
müteşebbislerinin halen yargı önüne çıkarılamaması…
Göz göre göre işlenmiş
cinayetlere intihar süsü verilmesi…
Uludere hadisesinin
açıklığa kavuşturulması mekanizmasının yavaş işlemesi….
Muhsin Yazıcıoğlu’nun ve
beraberindeki heyetin kazaya kurban gitmesinin üzerindeki sis perdesinin bir
türlü aralanamaması…
Darbeye teşebbüsten
yargılananların teşebbüs yarım kalmıştır bizi yargılayamazsınız demesi…
Darbeyi gerçekleştiren 12
Eylül generallerinin ise bir kurucu iradeyiz bizi yargılayamazsınız demesi…
Demirel’in 12 Eylül Davasına müdahil olmaması ve Nazlı bir
savunucuya sahip olması…
Eski MSP yöneticilerinin bu süreçte sessizliğini muhafaza
etmesi…
Etnisitenin dayatılarak
bundan bir terör örgütü yaratılması…
Yaratılan bu terörle
mücadeleye son 30 yıl içinde 400 milyar dolardan fazla para harcanması…
Terör nedeniyle göçe
zorlananların insanların yaşadıkları travmalar…
Toplumsal düzeyde iç
dengelerin sarsılması…
Ötekileştirme
anlayışının her alana yansıması…
Ekonomik krizlerle yine
400 milyar dolardan fazla kaybın yaşanması…
Ülkenin maddi ve manevi
güçlerinin oluşturulan iç meselelere kurban edilmesi…
Sağlıklı bir eğitim
sisteminin bir türlü sağlanamaması…
İnsanlarımızın halen
genel anlamda emniyetinin tam olarak sağlanamaması…
Hırsızların ve cinayet
işleyenlerin suç işlemelerine mani olacak anlamda bir caydırıcılığın
sağlanamaması…
Adaletin yavaş işlemesi…
Halkın kahir
ekseriyetinin inanç ve değerlerinin itibarsızlaştırma ameliyesinden nasibini
almaya devam etmesi…
Hilkat garibesi
uygulamaların halk üzerinde tahakküm etmeye devam etmesi…
Bebeklerden katiller
yaratılmaya zemin teşkil edilmesi…
Tek Parti döneminde
teşkil edilen Korku İmparatorluğunun hakimiyetini halen sürdürdüğü alanların
çokluğu…
Korku İmparatorluğu ya
geri dönerse korkusu ile yaşayan ve söylemleri ile zaman zaman bu çevrelere mesaj
vermeye çalışan iktidar kadrolarında yer alan siyasilerin varlığı…
Saymakla bitecek gibi gözükmüyor ama son
olarak şöyle bağlayalım…
Darbeci
zihniyetli, solcu mu Kemalist mi devrimci mi karşıdevrimci mi ne olduğu
belli olmayan, faşizmi çağrıştıran uçuk fikirlerin savunucusu, zamana ve zemine
göre her türlü fikre ve kılığa bürünen, dün ak dediklerine bugün kara diyen,
piyasanın her türlü taşının altını kendine siper ve mevzi edinmiş bir takım
yazarlar ve medya camiasının varlığı Türkiye’nin utancıdır….
Utanç mı dediniz???
Alın size utanç hem de istemediğiniz kadar!!!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder