Global Ergenekon...
Bugün ülkemizde yaşanan bir takım hadiseleri ve dış dünyada ülkemizi doğrudan veya dolaylı ilgilendiren bir takım gelişmeleri mercek altına aldığımızda bu kavram anlamlı hale gelebiliyor...
Anlamlı hale getiren ise ülke içinde bir takım güç odaklarının yanı sıra çeşitli kurum ve kuruluşları temsilen bazı eşhasın olayları yorumlama tarzıdır...
Bunun içinde tabi ki Türk Medyasının manşetlerine yön verenleri ile bazı köşeyazarlarının ve yorumcularının durum değerlendirmeleri ve tesbitlerinin objektiflik kriterlerinin dışına çoktan taşmış olan hali de var...
Öyle ki yorumlarına baktığınız zaman sizi küçük dilinizi yutacak kadar şaşkınlığa sevk edebiliyorlar...
Bu durum yeni değil...
Uzun bir geçmişi var...
ABD'nin içinde bulunduğumuz coğrafyaya 11 Eylül 2001 sonrası askeri müdahalesi embetted gazeteciliği de beraberinde getirmiş ve bu kavram ülkemizde ki bir takım gazeteler ve gazetecileri de bünyesine almıştı...
Embetted gazetecilik uzun bir geçmişe sahip olan bu tarzla ilgili olarak sadece malumu ilam olmuştur...
Bu tarz gazetecilik besleme tabir edilen bir türü literatüre sokmuştu zaten...
Besleyene teşne olmak bir müddet sonra mevcut hali kanıksanır hale getirerek bu tarzı sıradanlaştırır ve bu kimlik üzerinde kalıcı olur...
Artık gazeteci mesleğini bir gazeteci olarak değil hizmet verdiği, beslendiği mihrakın gönüllüsü olarak yapmaya başlar...
Bu tür yapılanmalara hizmet verenler sıradan lalettayn kriterlerle tespit edilmezler...
Mutlaka kişiliğin yanı sıra düşünce ve ideoloji olarak da yakınlığın göz önünde bulundurulduğu değerlendirmelerin de esas alındığı kriterlere göre yapılır...
Bu tarza sahip olan gazetecilerin en önemli özelliği iktidarları istedikleri herşeyi yaptırabilecekleri bir hizmetkar olarak görmeleri veya kendi hizmet alanlarına müdahale bulunan bir rakip olarak görmeleri ve ona göre tavır sergilemeleridir...
Meslek itibarıyla gazetecilik ülke içinde yaşanan hiç bir şeyden hali değildir...
Haber niteliği taşıyan her şey ilgi alanındadır...
Dolayısıyla ülke gündemi doğrudan gazetelerin bilgi aktarımına açıktır...
Ama gelin görün ki kontrolü gazetecilik değerlerinin dışına taşıran şahsiyetler gözlemci statüsünün dışında gözlemeci gibi davranmaya başlar...
Artık bir siyasetçiden daha fazla siyasetçidir.
İş adamlığına soyunmuştur...
İş takipçiliği onun için sıradanlaşmıştır...
Adli olayları takip ediyorsa bir polis gibi veya savcı gibi davranmakta bir beis görmez...
Yani sözün kısası artık kendisini kaptırdığı için o ruh hali hayatının ayrılmaz bir parçası olur...
İşte bu ruh hali bugün dünyanın her yerinde tepki oluşturan, insanın insanlıktan çıkarıldığı Gazze'ye insani yardım götüren ve içinden çok uluslu insanlığı insanlara hatırlatan Türkiye Cumhuriyeti bandıralı gemiye ve kendisine refakat eden diğer gemilere gece yarısı baskını düzenleyerek masum sivillerin kanını döken İsrail'i haklı göstermeye çalışıyor...
Bunu Fanatik müslüman değilim diyerek ağıt yakarak yapıyor...
İsrail'in hassasiyetlerine saygı göstermeliyiz diyerek, PKK Hamas benzetmesi yaparak, yardım götürenlere yaptığı benzetmeyle bir grup serseri muamelesi yaparak yapıyor...
Kendisinin doğrudan söyleyemediğini programına çağırdığı İsrail muhibbi mütekait generallere söyleterek, kendi ülkesinin meşru hükümetine aba altından sopa gösterterek yapıyor...
Meydanı boş buldukları için değil meydanda at oynatacak yerleri çok olduğu için tv programlarında bol bol boy göstererek Gazze'ye insanlık taşıyanları politik eylemci olarak tanımlayarak ve organize eden vakfı kendi zihniyetine göre aşağılamak için İsrail ağzıyla Hamas Ve Hizbullah'a benzeterek yapıyor...
Bütün bunlar yetmiyormuş gibi görüşleri alınmak için ekranlara davet olunanlara yine İsrail ağzıyla saldırıyı meşrulaştıran ve yardım filosunun organizatörlerini terörist gibi gösteren asker emeklisi, şimdinin akademisyeni insanlara ancak İsrail ordu sözcüsünün söyleyebileceği sözleri söyleterek yapıyor...
İsrail haydut devletmiş...
İsrail bu konuda rüştünü ispat edeli çok oldu...
Siz dönün de bu yapıyı cansiperane savunanlara bakın...
Masumiyet karinesine bazı devletlerin vicdanında yer yok bu belli...
Ama vicdanlarının üstüne satılık tabelası asanlara ne demeli???
Ergenekon davasını cansiperane savunanlarla İsrail'in masum kanı döken saldırısını haklı göstermeye çalışanların aynı adreste buluştukları bir yerdeyiz...
Ergenekon kelimesinin başına global vasfını eklemek çok mu???
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder