MEHMET NATIK'IN İZLENİMLERİ
Şekil yönünden(!) inceleyeceklermiş...
Gündeme almakla tam bir usul hatası yapmaları yetmiyormuş gibi şekil yönünden incelemeye karar vermişler...
Geçmiş uygulamalarında normal prosedür çerçevesinde gelen ve şekil yönünden ele alarak esasa girdikleri tartışmalı kararları hafızalarda canlılığını korurken normal standartların dışına taşarak usulsüz bir başvuruya şekil yönünden inceleme kararı verdikleri bu hususta çıkacak sonucun sağlıklı olacağına kim inanır ki???
Şimdiden şunu kayıt altına alın mahkemenin öyle ya da böyle vereceği karar yok hükmündedir...
Her halukar ve şartta yüksek mahkeme Anayasayı ihlal suçu işlemektedir...
Geçmişte Yüce Türk Milleti Adına diyerek üstelik Anayasaya aykırılık iddiasında bulunarak Anayasayı ihlal ederek verdiği yanlış kararlardan bir tanesinin daha altına imza atmaya hazırlanmaktadırlar...
Eşi benzeri görülmemiş gariplikler ve tuhaflıkların sergilendiği bir ortamda yaşıyoruz...
Yargı çatısı altında kirli bir savaş yaşanıyor...
İşte tam da burada yargının yargı ile imtihanı devreye giriyor...
Aynı çatı altında bir yandan devletle iç içe girmiş ve et ve tırnak gibi olmuş olan çetelerle mücadele eden yargı mensupları, bir yanda yine yargı bünyesinde onları engellemeye çalışan bir takım mihraklar...
Bir yanda seçilmişlerin oluşturduğu Millet adına karar alan veren Meclis ve Hükümet, bir yanda Yüce Türk Milleti adına diyerek halkın seçtiği vekillerden oluşan Meclisin almış olduğu kararları denetleme yetkisini kendisinde gören atanmışların oluşturduğu bir yargı camiası...
Bir yanda çetelerle mücadele eden yargı mensuplarının mahkeme kararları ile ortaya çıkardığı yargıda ki kirlenmişlik bir yanda kirlenmişlik ortaya saçıldıkça bu kirliliği normal gibi gösteren tavırlar...
Ahbap çavuş ilişkisinin olmaması gereken adalet mekanizmasında temelleri çok derinlere kök salmış bir kast sistemi ve yargı eli ile yargı üzerinde kurulmaya çalışılan bir baskı mekanizması...
Kimse öteki kavramının yeni bir kavram olduğu hususunda kendini kandırmasın...
Bu kavramın varlığı Ben Devletim(!) zihniyetine sahip olanların şahsında uzun süreden beri vardı...
Artık gizlenemeyen ve deşifre olan kökü geçmişe dayalı kirli ilişkilerin açığa çıkması malumu ilam etmektedir...
Yargının yargı ile imtihanı demiştik ya???
Yargıda ki bu kirlenmeye vurgu yapmak için bu ifadeyi kullandık...
Şahit olduğumuz bu çürümüşlüğü ve kokuşmuşluğu kime havale edeceğiz???
Tabi ki yargı mensuplarına...
Zira evin içi kirlenmişse onu temizlemek yine o evde ikamet edenlere düşer...
Yargı camiasına sirayet eden ve adalet isimli bedeni hastalıklı hale getiren bu kokuşmuşluğun üstesinden gelecek olanlar yine yargı mensuplarıdır...
Yanlışlıkların üstüne gidecek, doğru kararların altına imza atacak, adalete vicdanlarında ve vicdanlarda yeniden geniş ve köklü bir yer sağlayacak cesur ve adil hakim ve savcılara şu anda her zamankinden daha fazla ihtiyaç var...
Yıllardır devletin imkanlarını kullanarak devletin bağrında kök salan çeteleşmenin üstüne giden savcılar ve hakimler bu yapının içinden çıktı...
Herşeye rağmen görevlerini yapmaya çalışıyorlar...
Kendi içinde ki kirlenmişliğin üzerine gidecek olanlar da yine bu yapının içinden çıkacaktır....
Yoksa bu anafor herkesi boğar....
Yıllardır içinde dönüp durduğumuz kısır döngü bizi yeniden çepeçevre sarar...
Ve sanırım kimse bunun olmasını istemez...
Suç suçtur...
Suç işleyen sıradan insanlar nasıl mahkeme huzuruna çıkarılıyorsa makam ve mevki sahipleri olanlar da mahkeme huzuruna çıkarılmalıdır...
Basit suç işleyenlerin etki alanları kendi küçük çevreleri ile sınırlıdır...
Ama makam ve mevki sahiplerinin iştirak ettikleri suçlar ülkenin ve devletin dolayısı ile milletin geleceğini etkilemektedir...
Artık yargının yargı ile imtihanı kaçınılmaz hale gelmiştir...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder