Türkiye Cumhuriyeti Devleti...
Kurulduğu günden beri doğru dürüst gün yüzü görmemiş bir halk...
Benim yaşımdaki insanların yaşlılardan dinlediği yokluk hikayeleri ağıt olup dünyayı yakar kaleme alınsa...
Kaldı ki çocukluğumuz ve gençliğimiz bu yoklukların ve çilenin bir kısmını gördü...
Bu halk el'an gün yüzü görmesin diye dört koldan muhasara ediliyor...
Elinizden geleni ardınıza komayın...
Bu ayağı çarıklı erkan-ı harb yukarısından aşağısına kendine her türlü oyunu oynayan ve oyunun içine sokanlara rağmen doğru olanı aramaya devam edecek ve bu sıkıntılı süreci de atlatacaktır...
Bugün yaşadıkları ilk değildir...
Daha beterlerine muttali olmuşlar, daha büyüklerine düçar kılınmışlardır...
Nesilden nesile yapanların yanına yaptıkları kar kalmamış ve kalmayacaktır...
Uğraş didin ülkenin çivisini çıkardılar...
Bu ateş sadece ülkeyi değil çiviyi çıkaranları da yakar böyle devam ederse...
Koca koca kurumlara itibarlarını kaybettirenlerin cirit attığı bir ülke olduk...
Azıcık elini taşın altına koyanlara da vurun abalıya söyletmen diye saldırıyorlar elbirliği ile...
Elinizden geleni ardınıza komayın...
Darbe planları yapanlar sosyal statüleri gereği sahip oldukları makamları gereği böyle planları yapıyorlar...
Sonrasında ise bir hakim çıkıyor onları sosyal statüleri gereği, ortada fiili bir durum yok diye tahliye ediyor...
Tahliye olan darbecilikten yargılanan emekli general ben darbeci değil devrimciyim diyerek ve adeta meydan okuyarak ve tehdit etmeyi de ihmal etmeyerek arabasına binip gidiyor...
Kimsede sesini çıkarmıyor...
Elinizden geleni ardınıza komayın...
Muhalefeti de bir garip oldu bu ülkenin...
Ayrı telden çalmalarına rağmen tam bir ahenkle hareket ediyorlar...
Farklı sözleri aynı beste ile söylüyorlar...
Bir şey üretmek gibi bir dertleri yok...
Akan kanı görünce banyo yapmak için hep beraber içine dalıyorlar...
Kanın rengi onlarda tam bir cezbe hali oluşturuyor...
Savaş tamtamları çalıyor, savaş çığlıkları atıyorlar...
Dün ip atanlar bugün kan kan intikam diye bağırıyorlar...
Gayrı ahlaki görüntülerle bir önce ki genel başkanlarını alaşağı edenler ortalıkta rahatça gezinip kendi bel altlarına bakmadan dürüstlük edebiyatı yaparak başkalarının bel altına vurmaya çalışıyorlar... Vuruyorlar...
Ahlakın kavram olarak anlamını değiştirmeye kalkışıyorlar...
Ortalığı saran yanlış kararlara ya alkış tutuyor ya da sessiz kalıyorlar...
Kimileri de dağlardan gencecik fidanların ölüm haberleri geldikçe o fidanları ölüme ve öldürmeye gönderenlerin sözcülüğünü yapma becerisini bile gösteremeyerek, kendilerine ezberletilen rolü sırça köşklerden oynamaya devam ediyorlar...
Elinizden geleni ardınıza komayın...
Medya dünyası... Bir kısım medyayı tenzih ederiz...
Her şey ters gitsin diye amuda bile kalkacak hale gelmiş...
Yangına körükle gidiyorlar...
Elinizden geleni ardınıza komayın...
Birileri de kendilerine, renklerine ve etnik kökenlerine bakmadan Beyaz Türk rolü biçmiş onu oynuyorlar...
Adına da İstanbul Dükalığı diyorlar...
Elinizden geleni ardınıza komayın...
Çete davasından yargılanan ordu mensupları var...
Çete davasından yargılanan ordu mensupları eli kanlı bir çete ile mücadelenin başını çekiyor...
Hiç bir şey olmamış gibi davranıyorlar...
Çetenin elebaşısı onların kontrolünde ki bir mapushanede tutuluyor...
Çete kan dökmeye devam ediyor...
Ordunun en üst düzey komutanı şehit olan gencecik fidanların akıl almaz bir biçimde tuzağa düşmelerini Çanakkale Destanına benzetiyor...
Konuştukça batağa saplanıyorlar...
Elinizden geleni ardınıza komayın...
Yargı dünyasına gelince pervasızlık aldı başını gidiyor...
Günlerce ıslak imza tartışmasına sahne olan vatan sathının Yargıtay Binası alanına düşen kısmında fotokopi ve cd kaydı üzerinden hilkat garibesi bir kararın altına imza atma cüretini gösteriyorlar...
Şimdiki Adalet Bakanını yargıyı siyasallaştırıyor diye istiskal etmeye çalışırken 15 yıl önce bakanlık yapan birisinin ricalarını(!) emir telakki ederek, TSE standartlarının üstüne bir de M harfini ilave ederek nasıl bir hukuk anlayışı içinde olduklarını müseccel hale getiriyorlar...
Yüksek Seçim Kurulu ile Anayasa Mahkemesinin icraatlarını geride bıraktık artık onları saymıyoruz...
Adalet mülkün temelidir sözü artık mahkeme salonlarının duvarlarındaki bir slogandır...
Adalet bir bakanlığın ve gözü bağlı elinde terazi tutan kızın sadece adıdır...
Oyunu artık açıktan oynuyorlar...
Kapalı kapılar ardına kadar açıldı diyorlar...
Artık suyu saman altından yürütmüyorlar...
Elinizden geleni ardınıza komayın...
İktidar partisini ise hükümet olarak adeta yedi düvele karşı mücadele ediyor hale getirdiler...
Her olumsuzluğun faturası kendilerine kesiliyor...
Ne yapsalar yaranamıyorlar...
İçeriden ve dışarıdan, aba altından her türlü sopalar...
Vurun abalıyanın adresi onlar...
Her şeye rağmen yapılması gerekeni mehter marşı yürüyüşü ile ile de olsa yapıyorlar...
Bazen iktidar bazen muktedir oluyorlar... Ama oluyorlar...
Elinizden geleni ardınıza komayın...
Akıl ve izan tutulması yaşatmaya çalışıyorlar...
Ülkenin çivisini çıkarıyorlar...
Elinizden geleni ardınıza komayın...
Nasıl olsa çakacak birisi bulunur...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder