16 Ocak 2010 Cumartesi
MEHMET NATIK'IN İZLENİMLERİ
mehmetnatik1@gmail.com
Evet yargı taraftır...
Tarafsız yargı olamaz...
Bu konuda süregelen tartışmalar ve yapılan spekülasyonlar akıl karışıklığına sebep olmaktan başka bir amaca hizmet etmez...
Yargı bağımsız olmalı diye bas bas bağıranlar, Yargı siyasallaşıyor diye yeri göğü inletenler aslında asıl olması gerekeni gözlerden uzak tutmaya çalışıyorlar...
Nedir asıl olması gereken???
Adalet Adalet Adalet...
Aslında gözümüzün önünde duran ve haksız uygulamaların ayyuka çıkmasıyla sanal hale gelen, esas olarak sürekli istismar edildiği için zihinlerde yeri olmasına rağmen algıda bozukluk oluşmasıyla sanal hale gelen ve yeniden algıda asli yerini alması gereken kavram...
ADALET...
http://www.sabah.com.tr/Yazarlar/akoz/2010/01/14/yargida_tarafsizlik_bagimsizliktan_daha_onemli_bir_degerdir
Üstteki linkte tarafsızlığa vurgu var...
Sabah yazarı Emre Aköz bu yazısında olduğu gibi nicedir her fırsatta tarafsızlığa vurgu yapar.
Ve bu tarafsızlığa daha önce Mehmet Barlas da temas etmişti...
Hiç şüphesiz tarafsızlıktan kasıt adil olunması isteğidir....
Ama tarafsızlığa yapılan vurgu amacı arka plana atmaktadır...
Dolayısıyla asıl dillendirilmesi gereken tarafsızlık değil Adalet olmalıdır...
Vurgu asıla olmadığı içindir ki adı ADALET olan bakanlığın her türlü alt yapısını hazırladığı yargı bürokrasisi bu bakanlığa dahi üzerimizde baskı kuruyorsun diyebilmektedir...
Evet yargı tarafsız olamaz çünkü yargı adaletten yana taraftır ve adil olur...
Bizde adaleti temsil eden gözün kızın gözüne bağlanan örtünün dahi anlamı kaydırılmıştır..
Örtü taraflar arasında adil olunması için etki alanının dışına taşmamayı temsil edeceği yerde mahkemelerde alınan haksız kararların görülmemesini sağlamaya dönüşmüş...
Adalet duygusu yok olduğu için de aynı mahkeme birbirine zıt kararlar alabiliyor...
Mahkemeler ve hakimler kendilerini herşeyin üzerinde görüyor...
Aldıkları kararları açıklarken de Türk Milleti Adına üst başlığını koydukları zaman eller ve kollar bağlanıyor...
Hakimler hakem olması gerekirken garip bir kelime oyunu ile yargıç oluyor...
Hakim yargıç olurken mahkemeye yeni bir isim bulmuyor ve bulamıyorlar...
Oynanan oyun da içi boşaltılmış mahkeme kavramının ifade alanını oluşturduğu sahnelerde sergileniyor...
İsminin başına onursal(!) yakıştırması yaptıkları mütekaidler de kalkıyor kendisini ilgilendirmeyen her konuda konuşup etki alanı oluşturuyor...
Bizde bir söz vardır "Yalanın binası olmaz" diye...
Herşeyini yalan üzerine kuran bir zihniyet mülkün temeli olan adaleti de yalan üzerine kurduğu için yıkılan binayı yine yalan üzerinden ayakta tutmaya çalışıyor...
Yalanın ve yalanlamanın en son durağı bile sayılmayan adaleti sağlayan kurumlardaki zihniyet sanal alemde yaşamak için ısrarlı çabalarını sürdürüyor...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder