5.01.2010

İstihbarat ve Aklı Karışıklar İçin Kılavuz


İstihbarat ve Aklı Karışıklar İçin Kılavuz
Yazar Mehmet Natık
MEHMET NATIK'IN İZLENİMLERİ

İnsan sırrı sever zira kendisi bir sırdır...
Sırrı sevdiği için de sırlı ve gizemli şeyler ve yapılar sürekli ilgi alanı içerisindedir...
Sırrın en cazibeli alanını ise istihbarat çalışmaları oluşturur...
En ilkeli diye tabir edilen insanlar bile konu istihbarat ve gizli görev oldu mu ciciklerini gevşetiverir...
Kabul etmeyeni dahi kendi kafasında ki normlarla bu tür yapılanmaların içinde bulunmayı ister...
Ya da şöyle diyelim...
Herkesin ve her zihniyetin kendi tarzına göre istihbari yapılanması vardır ve yapıya uygun olan bu tür kurumlar her zaman çalışacak ve çalıştıracak eleman bulur...
Bu insana yönelik yüzüdür istihbarat kurumlarının...
Bir de ana nüvesi insan olan ve gerek ırki gerekse inanca ve diğer değişik yapılanmalara dayalı olarak oluşan devletlere bakan bir yüzü var bu kurumların...
İstihbarat kurumları devletlerin varlığı ile önem kazanan devletlerin bekasına ve güvenliğine katkı sağlayan en önemli kurumların başında gelir...
Eski zamanlarda her devletin var olan istihbari kurumları çok çeşitli değilken modern zamanlarda bir çok saikle devlet içinde bir çok kurumun alan farklılığı dolayısıyla istihbari yapılanmaları çeşitlilik arz etmiştir...
Devlet bir üst kimlik olarak bir istihbarat teşkilatı kurmuş ama askeriye kendi içinde istihbari yapılanmaya giderken her bir ordu komutanlığı kendi içinde yapılanmıştır...
İç güvenlikten sorumlu emniyet teşkilatı ise kendi içinde yapılanmıştır...
Yetmemiş devlet dış tehdit endişesi ile gizlinin gizlisini de kurmuştur...
Hinderlantı geniş olan devletler ise daha da ileri giderek gelişen teknoloji ve tehdit alanlarının genişlemesi ve olası tehditleri de kendileri yaratarak daha farklı istihbarata teşkilatlarını da kurmuşlardır...
Bu kurumlar hangi ülke bünyesinde ise birbiri ile iltisakı ve ortaklıkları; söz konusu olan devletin ali menfaatları ise başarı zirve olmuştur...
Genellikle de bu kurumlar devletin ali menfaatlarının ne olduğunu bilerek çalışırlar...
Bugün dünya siyasetinde söz sahibi olan ülkelerin durumları göz önünde bulundurulduğunda fazla bir söz söylemeye gerek kalmayacak sahneler arzı endam eder...
Kayıt dışı yapılar insan unsurunun olduğu yerlerde kaçınılmaz olarak boy gösterir fakat oturmuş devlet gelenekleri bunların üstesinden gelir...
Gelelim ülkemiz özeline...
Yaşadıklarımıza bakınca yapının halen oturmadığı anlaşılıyor...
Bundan dolayıdır ki geçmişte en etkili ağızlar rutin dışı(!) tanımlamalarda bulundular...
Rutin dışı tanımlamaları sonuç olarak sarsıldığı ifade edilen devlet menfaatlarına kişisel menfaatların karışmasının tarifidir...
Bazen ülke yönetiminde söz sahibi olan insan unsurları devletin güvenlik siyaset belgesi ile kendi güvenlik siyaset belgelerini birbirine karıştırırlar...
Karışıklıkların çıkış yerleri genellikle tam da buralarda baş ve boy gösterir...
Ondan sonra da millete pirincin taşını ayıklamak düşer...
At izi it izi dedikleri, atın önünde et itin önünde ot dedikleri şey budur...
Bu yönetimi elinde tutan bir kısım insan unsuru yönetici elitin kendini farklı görmeye alışması ve içinden geldiği halkı; menfaatlarını kollaması, hizmet edilmesi gereken değil de kendine hizmet etmesi gereken unsur olarak görmeye başlamasının tezahürüdür...
Hal böyle olunca her şey kendilerine düşmanmış gelir ve düşman olarak görür...
Gizlinin gizlisi de ne zaman istikrar olsa bunu istikrarsızlık olarak görür ve taşları yerinden oynatmak için harekete geçer...
Şimdiye kadar yaşadıklarımız bunun dışa vurumu idi...
Anlaşılan o ki taşların yerine oturması için daha zamana ihtiyaç var...
Bahsi diğere gelince özel harp dairesidir, özel kuvvetlerdir, seferberlik tetkik kuruludur son zamanlarda bu tartışılmaya başlandı...
Ne zaman kuruldu kim kurdu ya da kurdurdu...
Ne nerede birbirine karıştı?
Bir sürü şey...
Bütün bunlara bir de Mehmet Natık'ın zaviyesinden bakalım daha sonra....
Bakalım o ne diyecek...
İstihbaratın tarihini kısa tutarsanız balık hafızası ile tanımları birbirine karıştırabilirsiniz...

Hiç yorum yok: