Sivil Toplum Kuruluşları ve bunların benzeri kuruluşların niçin kuruldukları malumunuz…
Mesela sendikalar…
Sendika denince akla ne gelir???
Bu da söz mü diyeceksiniz?
Elbette işçi sendikasıysa işçilerin…
Memur sendikasıysa memurların hakkını korumak gelir diyeceksiniz…
Ama amaç edilen ile iş icraat edilene gelince bazen durumun farklı bir renge büründüğünü görebiliyorsunuz…
Maksadımız kimseyi suçlamak değil… Yanlış anlaşılmasın…
Böyle bir girizgahtan kötülemek anlamı çıkarılmamalı, bunu baştan söyleyelim…
Şimdi size aktaracağım bilgilerden sonra insan unsurunun olduğu yerde amacın ne denli hedefinden sapabildiğini görmek imkanı belki bulabiliriz…
Konumuz bir sendika hikayesi…
Sendikacı hikayesi…
Yönetim meselesi…
Bir sendikacının gözlerden ırak bırakılmış gerçeklerinin ve onun üzerine bina edilmiş yolculuğunun hikayesi…
Belgeleri var, şimdilik sendikanın ismini vermeyeceğiz…
Ama tarif edeceğiz…
Bu anlatacağımız hikaye memurların haklarını korumak amacıyla kurulan sendikalardan birinin içinde geçen bir hikaye…
Geçmişte sendika yönetim kurulunda başkan yardımcısı olarak görev yapan bir yönetici kahramanımız…
Yöneticimizin ismini de vermeyeceğiz…
Yöneticimiz ve yöneticiye ve onun listesine oy veren delegeler okuyunca "bu hikaye bizim hikayemiz" diyeceklerdir…
Tarif edeceğimiz sendika üyesi olan memurlar bulsunlar diye… Hitabımız onlara…
Kahramanımız Sendika yöneticisi iken güneydoğudaki şanlı bir ilimize Sağlık İl Müdür Yardımcılığına atanmış…
Makam sahibi olması hasebiyle sendika üyesi olamayacağı için hem sendikadan hem de sendika Genel Başkan Yardımcılığından istifa etmiş…
Dilekçesini bizzat elleriyle imzalamış ve 30.04.2003 tarihi itibariyle sendika başkanlığı evrakına kayıt düşürmüş…
Buraya kadar her şey normal…
Sendika ile ilişik fiilen ve de hukuken kesilmiş…
Olması gereken ne peki?
İlgilinin atandığı ile giderek göreve başlaması ve hizmete İl Sağlık Müdür Yardımcısı olarak devam etmesi…
Öyle değil mi?
Evet diyeceksiniz ama öyle olmamış işte…
Her nasılsa Sendikada göreve devam etmiş…
Gün gelmiş sendikada yönetimin üyelerinden ve delegelerinden güven oyu anlamına da gelen kongre günleri gelmiş çatmış…
Hukuken sendikadan ve başkan yardımcılığından istifa eden İl Sağlık Müdür Yardımcısı cesur adımlarla fiilen hiçbir görev alamayacağı Sendikanın Genel Başkanlığına aday olmuş…
Kulis faaliyetlerinde bulunmuş…
Delegelerle görüşmüş… Beni seçerseniz haklarınızı ben daha iyi ararım demiş…
Sendika yönetimine aday olanlar malumunuz üyelerinin haklarını ahlaki ve hukuki kurallar çerçevesinde korumak üzere bu görevlere talip oluyorlar…
Efendim fiilen ve de hukuken hiçbir hakka sahip olmadığı sendikada kongre güne gelip çatınca hazırladığı liste ile yönetime aday olmuş ve delegenin başkanlığa seçilecek kadar oyunu alarak sendikanın yeni dönemde başkanı olmuş…
Helal olsun şapka çıkarılmalı…
Yetmemiş, konfederasyonunun yeni döneme hazırlanılan kongresinde de yeni konfederasyon başkanının listesinden konfederasyon başkan yardımcısı olmuş…
O şimdi yöneticiliğe devam ediyor…
Fiilen ve hukuken çok önceden yani sendikadan ve başkan yardımcılığından istifa ettiği günden beri olmaması gereken bir yerde faaliyet yapıyor…
İşin ilginç tarafı eski ve yeni yönetimdeki herkes de bunu biliyor…
Bir farkla temsil edilen ve haklarımızı arasın diye sendikaya aidat ödeyen sendikaya hayat veren ve onlar olmazsa sendikanın hiçbir hükmünün kalmayacağı.. İşte üyeler bunu bilmiyor.
Aslında bu durumda olması gereken ilgili yöneticinin kamudaki görevine devam etmesiydi…
Etmediği için ortaya sıkıntılı bir durum çıkıyor…
Aslında Sendikadan istifa ettiği için orada bulunamaz… Çünkü o hak kaybolmuş…
Yöneticiliğe devam ettiği için bir usulsüzlüğün altına imza atılmış…
Olması gereken yerde yani İl Sağlık Müdürlüğü makamında olmadığı için de bu kadar uzun bir süreyi göz önüne alacak olursanız memuriyetle de işi kalmaz…
Kimse bu durum hukuka aykırı, bu yanlış dememiş…
Atandığı ilin sağlık müdürü, bakanlık, etkili ve yetkili hiçbir yönetici bir şey dememiş…
Konuyu bilmeyenlere sözümüz yok…
Memuriyetle işi olmayanın memurlarının haklarını koruyan bir yerde olmasını tahayyül edebiliyor musunuz???
Neresinden tutalım bilmem ki?
Nasrettin Hoca ’nın kuşuna benzemiş…
Hiçbir şeye benzemiyor…
Sendika üyeleri çıplak, sendika yöneticileri çıplak, ilgili bakanlık çıplak…
Kısaca ilgili ve müdahil şahıs, kurum herkes çıplak…
Merak ediyorum bu işte sorumluluğu olanlar veya bile bile lades diyenler bu konu ile ilgili nasıl bir açıklama yapacaklar…
Hal böyle devam ederse bu olanlardan bihaber olan sendika üyelerinin haklarını hukuka aykırı bir biçimde seçilen bir yönetici şimdi ve bundan sonra koruyacak(!)…
Size bir soru???
Böyle bir sürecin neticesinde yönetime talip olan ve seçilen bir başkan böyle bir işlevi nasıl yerine getirecek?
Sizin aklınız eriyor mu bu işe?
Aklınız eriyorsa bize söyleyin de bizim de ersin…
Son birkaç söz şimdilik kaydıyla…
Mesele mahkemeye intikal etmiş ve dava süreci devam ediyor…
Mahkeme süreci ile de ilgili ilginç anekdotlar var…
Onu da uygun olursa sonra aktaralım isterseniz…
Şimdi bilin bakalım sendika üyesi memurlar bu yönetici kim???
mehmetnatik1@gmail .com
cafesiyaset.com (özel)
2008-06-05 Cafe Siyaset
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder