Hadi canım güldürmeyin beni!
Siz bu kısa civi`de sosyoloji ile ilgili bir eğitim veya akademik çalışma gördünüz mü? Ben göremedim…Siz de göremezsiniz… Neden çünkü böyle bir şey yok… Sosyoloji ırsi bir tevarüs olarak ele alınacak olursa el hak Prof Emre Kongar sosyologdur…Neden?
Yorum farkı efendim yorum farkı
NTV ’de bir muhabbet vardı…
Yorum farkı gerçekten de yorum farkı idi…
Mehmat Barlas ’la enteresan bir ikili oluşturan Prof. Emre Kongar nevi şahsına münhasır bir modern taşlama ve taşlanma programı oluşturmuşlardı…
Her anında her programda farklı formatlara bürünüyordu…
Komedi evine dönüştüğü de olmuyor değildi…
Şu Çalık Grubu programı dinamitledi…
Mehmet Barlas ’ı çektiler aldılar…
Program ortada kaldı…
Meğerse giden lokomotifmiş…
Can simidi olarak Cengiz Çandar sürece dahil oldu ama maalesef ilaç olamadı…
Programın tadı tuzu zaten kaçmıştı…
Nerede o eski tartışmalar, atışmalar, sataşmalar…
Mehmet Barlas ’ın o renk vermeyen simasının altında hazır cevaplığıyla Prof. Kongar ’ın ancak iki program sonra anlayabileceği türden yaptığı ince taşlamalar, ve kendine has üslubunun programı sürüklediği anlaşılamadı…
Anlı şanlı Prof üst perdeden atış yapıp da bel altından vurmak istediği şahsı Mehmet Barlas gibi zannetti…
Cengiz Çandar üslubu ile ve her şeyiyle ben Cengiz Çandar ’ım deyince ortalık karıştı…
Anlaşılan o ki program rafa kalktı…
Efendim böylece takke düştü ama kel göründü mü?
Sanmam Emre Kongar ’ın mahallesinde öyle kolayına keli göstermezler…
Emre Kongar ’ın ismi bana zaman zaman şu soruyu sorma ihtiyacı hissettirir…
Bu popüler prof camiada neden sosyolog olarak tanınır?
Herkesler neden ona sosyolog der?
Efendim bilmeyenler için kısa bir Kongar mazisi…
İlk, orta ve lise eğitimini Şişli Terakki Lisesi `nde görmüş… Fen bölümü mezunu… Siyasal Bilgiler Fakültesi Maliye ve İktisat Bölümü `nden mezun… Sonrasında da Michigan Üniversitesi Sosyal Çalışma Yüksek Okulu `nu bitirmiş. 1968 yılında Hacettepe Üniversitesi `nde Sosyal Çalışma Yüksek Okulu `nu kurmuş ve buraya müdür olarak atanmış. 1981 yılı Temmuz ayında "Atatürk ve Devrim Kuramlar" adlı takdim teziyle Hacettepe Üniversitesi Senatosu `nca profesörlüğe yükseltilmiş...
Siz bu kısa civi’de sosyoloji ile ilgili bir eğitim veya akademik çalışma gördünüz mü?
Ben göremedim…
Siz de göremezsiniz … Neden çünkü böyle bir şey yok…
Sosyoloji ırsi bir tevarüs olarak ele alınacak olursa el hak Prof Emre Kongar sosyologdur…
Neden?
Çünkü Sayın Hocamız Felsefe öğretmeni anne ve babanın evladıdır…
Ebeveynin mesleği miras olarak çocuklarına kalıyorsa bir şey diyemeyiz …
Hoca felsefe grubunun alt kanadı olan sosyoloji bilimine atfen sosyologdur…
Varsayalım sosyologdur ama olsa olsa yeni tabirle pop sosyologdur…
Laf aramızda iki adamı görünce tedirgin olmuyorum ama bir garip duyguya kapılıyorum…
Biri Celal Şengör nam prof… Diğeri de Emre Kongar …
Ses tonları dahil benzer yanları çok…
Her ikisinde de görülen en önemli özellik ise kendi alanlarının dışında daha meşhur ve de eskilerin deyimiyle velud olmalarıdır…
Bir de her ikisi de papyonseverler derneğine mensupturlar…
Geçenlerde bir dost meclisinde garipsediğim pop sosyologla ilgili ilginç bir anekdot dinledim…
Malumunuz akademik unvanlar oluşturulan bir jürinin karşısında savunulan tezin jüri tarafından onaylanması sonucu alınır…
Doktora sonrası doçentlik tezi gündeme gelir…
Akademisyen doçent olduktan sonra artık yolu açılmıştır…
Belli bir süre sonra profesörlüğe adım atar …
Pop sosyoloğun dahil olduğu jürilerden öyle kolay kolay doçent unvanı alan olmazmış…
“Herkese doçentlik verirsen, herkesi doçent yaparsan bizim ayrıcalığımız ne olacak?” sorusu meğerse bir zamanlar dillere pelesenk olmuş…
Bu yaklaşımın hâkim olduğu bir kısım akademi camiası…
Ve kendine ayrıcalıklı statü oluşturup da bu statü ile sınıfsız bir toplum maskesinin arkasında kendilerine ayrı bir sınıf oluşturan ve kendilerinin dışında herkese öteki muamelesi yapanlar…
Kongar .org ’taki şu ifadeler kendisine ait…
Oğlum bu siteyi oluştururken, benden siteye girenler için bir "hoşgeldiniz " iletisi istedi. Ben de ona bir değil dört ileti verdim:
1. "Yaşamın iki anlamı vardır: Sevgi ve üretim. Severek üretmek, üreterek sevmek" (Yaşamın Anlamı, s.62)
2. "Ben yazılarımı, bütün yaşamımla bile bu dünyada hiç bir şeyi etkileyemeyeceğimi bilerek umutsuzca, ama tek bir makale ile tüm dünyayı değiştirebilecekmiş gibi bir sorumlulukla yazıyorum." (Demokrasi ve Laiklik, s.87)
3. "Her medya patronu ancak, gazetesindeki ya da kanalındaki en terbiyesiz medya mensubu kadar terbiyelidir". (Cumhuriyet , 13 Nisan 2000, Medya Notu )
4. "Bütün insanları çok seviyorum. Gençleri daha çok seviyorum. En çok da okurlarımı ve öğrencilerimi seviyorum."
Hocanın hayatı gerçekten çok renkli…
Son Yorum Farkı ’nda yanılmıyorsam terbiyeye dair ifadeler programın finaline damga vurmuştu…
Başta da dedik ya yorum farkı efendim yorum farkı…
mehmetnatik1@gmail .com
cafesiyaset.com (özel)
2008-05-16 Cafe Siyaset
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder