Tek parti rejiminde problem yoktu… Kim neyi takip edeceğini biliyordu…Lakin çok partili sisteme geçilmesiyle izler yavaş yavaş birbirine karışmaya başladı…Rejimi sahiplenenler dahil herkes takibe alındı…Suçlamalar kendini göstermeye başladı…
Dinlenme...
Malumunuz son günlere damgasını vuran hadise CHP Genel Sekreterinin dinlendiği iddiasıyla oluşan gündemin bir anda seyir değiştirerek anlı şanlı medya kalemşorları ve onlara ev sahipliği yapan gazetelerin ve ülkenin geleceğine yön vermeye talip olan siyasilerin dayandıkları iddianın boşa çıkması ile içine düştükleri durumun vahameti…
Olmayana ergi dedikleri cinsten bir hal…
Düşünün bir kere 70 milyona akıl veren akıl danelerinin durumunu???
Ve kendi kendinize sorun bunlar mı bizim çaresizliğimize çare olacak, dertlerimize derman olacak diye???
Zihninizi kurcalayın ve bir cevap arayın…
Onlar yakında başka bir gündemle bu yaşananları unutur ve yine akıl daneliğine soyunurlar…
Siz cevap aramayı ihmal etmeyin ve gerçeklerle yüzleşin…
Evet ortalığı toz dumana verenler sekerat halinde, kim ne diyecek bilemez hale geldi…
Öyle ki bu dinleme hadisesi milli güvenlik meselesi haline gelmişti…
Yıkım ekibi istemezük nidalarıyla gök kubbeyi inletiyorlardı…
Şimdi ise hata yaptık diye itiraf edenlerden bazıları ufaktan ufaktan bel altı vurmaları da ihmal etmiyorlar…
Güya vuruşarak çekilme…
Dedin dedi misali…
Her kafadan bir ses çıktı…
İktidara yüklenildi…
Dinlemelere derin derin kulplar takıldı …
Telekulaktı eşek kulak oldu…
İstihbari(!) analizlere konu oldu…
Ekranlar ve gazete köşeleri gedikli yorumcuların okkalı yorumlarına sahne oldu…
Kısaca ağa takılmayan kimse kalmadı…
Utanma belası karınlarına bıçak saplayıp ölseler ortalıkta çok az insan kalırdı herhalde…
Yer yarılsaydı içine girerler miydi acaba???
Ziya Paşa böyle durumlara düşen rical-i umur ve akıl daneleri için olsa gerek ne güzel söylemiş…
Onlar ki verir lâf ile dünyaya nizâmât…
Bin türlü teseyyüb bulunur hânelerinde…
Eskilerin deyimiyle bahsi diğer bir mesele…
Dinleme
Takip, tarassut, hafiyelik kadim bir gelenektir…
Her devlet bu işi yapar…
Şimdilerde ise takip, tarassut ve hafiyelik eski usullerle devam ederken çağa ayak uydurmayı da ihmal etmedi ve teknolojinin katkısıyla dinleme yoluyla muhalifleri izlemeyi de literatüre kattı… Uzayı bile işin içine kattılar ya helal olsun… Ellerinden gelse mahremiyeti bile yok edecekler…
Dünya bir yana; bu meslek bizde Devlet-i Osmaniye ’nin son zamanlarında Sultan 2. Abdulhamit’in boynuna adeta yüz kızartıcı suç işliyormuş gibi asılmış bir yaftaya dönüştürülerek barizleştirilmiş bir meslektir…
Sonradan iktidar olan İttihat ve Terakki Osmanlı ’da bu geleneği sürdürmüş ve tarassut işinin kapsamı hem genişletilmiş, hem de amacından sapmaları da beraberinde getirmiş…
İttihat ve Terakki zihniyeti devlet için bu işi yaparken aynı zamanda içeride kendine muhalifleri takip etmeyi de işin içine katmış…
Cumhuriyeti kuran Osmanlı Paşaları geçmiş mirasın bir kısmını kötüleyip reddederken bir kısmını tevarüs etmiş, halkın ve rejim muhaliflerinin üzerinde batılı bir deyimi Türkçe jargonuyla ifade edecek olursak görevlendirilen tarassut köpekleri işlerini yapmaya devam etmiş…
Tek parti rejiminde problem yoktu… Kim neyi takip edeceğini biliyordu…
Lakin çok partili sisteme geçilmesiyle izler yavaş yavaş birbirine karışmaya başladı…
Rejimi sahiplenenler dahil herkes takibe alındı…
Suçlamalar kendini göstermeye başladı…
Muhalefet iktidarı takiple suçlarken aynı dertten iktidar da muztarib oluyordu…
Bu böyle devam etti… İmkânlar geliştikçe yöntemler de gelişti…
Takip edilenlerin kapsama alanı da iyice genişledi…
Öyle ki takip işi şimdilerin moda deyimiyle dinleme işi bir tabuya dönüştü…
Devlet erkinde kimse kimseye soru sormuyor, işin künhüne eremiyordu…
Söylenen sadece takibe maruz kalındığıydı…
Takip ve dinleme muhalefet tarafından iktidarı da yıpratma aracı haline gelmişti…
Özellikle CHP gibi sol ve laik(!) zihniyet sahipleri iktidarı kaybettikten sonra tek parti dönemi unutmuş görünerek mevcut iktidarları baskı altında tutmanın bir aracı olarak bu işe sahiplendiler…
Dinleme meselesinin ülke gündeminde çok tartışılır hale gelmesinde Hasan Celal Güzel Beyefendi’nin Başbakanlık Müsteşarlığı yaptığı dönemde her telefonu açışında “Beni dinleyenin anasını avradını …..” sözleriyle konuşmasına başlamasını bir hatıra olarak sonradan nakletmesinin büyük rolü vardır…
Cesaret ve yüz bulanlar daha sonra bu konuyu hep canlı ve diri tuttular…
Takip eden ve dinleyenlerin sayesinde bu işin sonucundan ekmek yiyenler türedi …
Piyasa uzmandan geçilmez oldu…
El hasılı ortada bir dinleme ve tarassut meselesi var…
Anlaşılan o ki herkes bu işten sıkıntı duyuyor…
Muhalefet dinlendiğini söylüyor, STK ’lar zaten potansiyel… Ama Hasan Celal Güzel ’in sözlerinden anladığımıza göre iktidarı da dinliyorlar…
Muhtemelen bu devam ediyordur.. Rahmetli Özal bu konuda hassasmış…
Asakiri mansura dahi zaman zaman şikayetlenir… Batı Çalışma Grubunun şikayetleri göz ardı edilmediği için dillendiriyoruz… Onbaşı Sarmusak meselesi malum.
Akıl karışıklığı olmasın…
Herkes dinlendiğine göre, dinleyenler herkesi dinlediğine göre bu işin içinde bir iş var…
Durumdan vazife çıkaranlar var…
Herkes dinlendiğine göre karşılıklı suçlamalar yerine birilerinin bizi kim dinliyor diye sorması gerekmez mi???
Hadi herkes kayıkçı kavgası yapacağına, cesaret edip bu soruyu sorsun…
Kral çıplak dedirtsinler…
İşe önce tarassut köpekleri başlasın …
Ne dersiniz???
cafesiyaset.com (özel)
2008-06-01 Cafe Siyaset
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder