29.11.2011

İktidar Olmak Ve Vehmetmek...


Güç!!!
Gücün tarifi yapılacak olsaydı nasıl bir tanımlama ortaya çıkardı sizce???
Üç harfli bir kelimeden söz ediyoruz...
Bu üç harfli kelime bizatihi aslında yüklendiği anlamı yeterince çağrıştırdığı için kendini tanımlıyor ve tarif ediyor...
Ama gelin görün ki güç kavram itibariyle tek başına bir anlam ifade etmiyor...
İnsan unsuru bu kelimeyi kavram haline getiriyor...
Ne güçlü bir adam...
Çok güçlü bir kadın...
Bu ifadeler bedeni ve fiziki bir sağlamlığı ortaya koyuyor...
Bir de manevi yapı ile söylenen var...
Çelik gibi bir ifadeye sahip derken güçlülük kast ediliyor...
Haliyle insanlar tek başlarına bir varlık ifade edemedikleri için oluşturdukları toplumlar için bu ifade ya da zıddı -zayıflık- kullanıyor...
Güçlü toplumlar dayanışmanın ve özgüvenin zirvede olduğu toplumları tanımlamaya uygundur...
Tabi toplum kendi kendine güçlü olmaz...
O toplumu çekip çevirecek bir iradeye, yönetime dolayısıyla bir devlet yapısına ihtiyaç var...
Toplumu idare eden toplumun akil insanlarının oluşturduğu yapı, işte o devleti temsil ettiği zaman güç tezahür etmeye başlıyor...
Güç tanımı bu sefer devlet için kullanılmaya başlıyor...
Güçlü devlet...
Unutulmaması gereken şey şu...
Ortak unsur, argüman, enstrümantal adına ne derseniz deyin; insan...
İnsan ne ise devlet o, aile o, toplum o, cemaat o, şirket o...
Sayı ve birliktelikler çoğaltılabilir...
Şimdi birileri sabır taşını çatlatıp diyecektir sadede gel kardeşim kavram dersi vererek bizim başımızı, karnımızı ağrıtma...
Sadede gelelim...
Güçlü olmak ilanihaye süregiden bir şey değildir...
Her doğan canlının ölmesi gibi güçlü de bir gün zayıflar...
Süreci geciktirsen bile bu kaçınılmazdır...
Devletler için de aynı şey söz konusudur...
Ama insan ile devlet arasındaki farka gelince; sağlam ilkelere dayalı bir yapın varsa ve kuralları herkes için uyguluyorsan güçlülüğün süreklilik arzeder...
Meseleyi daha da dar bir kapsam içinde ele alalım ve konuyu çok dağıtmadan asıl söylemek istediğimize gelelim...
Lokal takılalım...
Türkiye Cumhuriyeti Devleti her açıdan konumu, coğrafi özelikleri, stratejik yapısı, dini, insan unsuru, çoklu kültürü ve geçmişten aldığı bazı kısımları reddedilen mirası nedeniyle her anını çalkantılı ve sancılı geçirmiştir...
Sürekli istim üstünde bir hayat tarzı...
Böyle bir vasatta toplum iki ayrı anlayışla yönetilmiştir...
Birincisi gücü elinde tutanlar....
İkincisi gücü elinde tuttuğunu vehmedenler...
Gücü elinde tutanların iktidarı zaruret icabı paylaşması gerektiği hasıl olunca gücü paylaştığı yeni yapı ikincisinin doğmasına yol açmıştır...
Çok partili sisteme geçiş sonrası yaşananlar ve darbeye zemin hazırlayan yapı güçlü olmanın vehm edildiğini göstermektedir...
Bir şey daha var Pandora'nın Kutusu açılmıştır artık...
Güçlü olanlar her ne kadar belirli dönemlerde hizaya çekme ve durumdan vaziyet çıkarma ameliyelerini sürdürseler de güç paylaşımı kaçınılmaz olmuştur...
Hal böyle olunca güçlü olanlar ile güçlü olduğunu vehmedenler de biraz birbirine karışmaya başlamıştır belirli dönemlerde..
Zaman içeresinde transferler, dönüşümler ve dönüştürmeler de yaşanmıştır...
Hatta ve hatta ben yanlış yerde duruyormuşum tarzı ile kendi ocağını satanlar bile çıkmıştır...
Sözü çok fazla uzatmayalım...
Bugün geldiğimiz noktada da bu iki kutup varlığını sürdürmektedir...
Gücü elinde tutanlar ve Güçlü olduğunu vehmedenler...
Lakin burada biraz akıllar karışmıştır...
Kim güçlü kim güçlü olduğunu vehmediyor???
Geniş bir perspektiften bakanlar için son yıllarda yaşananlar gözden geçirildiğinde durum net...
Ama gelin görün ki akıl karıştırıcıların çokluğu ve yaşananların karşılıklı atraksiyonlarla dengeleri sarsması kimilerine göre tespit yapmayı güçleştirmektedir...
Bu durum haliyle üçüncü bir yapıyı ortaya çıkarmaktadır...
Güçlü olduğu halde zayıf olduklarını vehmedenler...
Bir de tabi ki halen güçlü olduğunu vehmedenler...
Geldiğimiz noktayı görebiliyor musunuz???

Nereden nereye!!!

Eskiden güçlü olanlar halen güçlü olduklarını vehmediyorlar...
Böyle zannettikleri için de son dönemlerin en bariz hatalarının altında onların imzası var...
Hata üzerine hata yapmaya da devam ediyorlar...
Darbe senaryoları ve sonrası deşifre vaziyetlerinde takındıkları tutum ve davranışlar bunun bir göstergesi...
İzledikleri inkar politikası ve her türlü argümanla kuşatma altına çalışma gayretleri de bunun bir göstergesi...
Ve içine düştükleri içler acısı ve acınası haller de öyle...
Son geldiğimiz noktada ise artık güçlü olanlar ve vehme kapılanlar yok...

Artık yeni bir yapı oluştu...
Eskiden güçlü olupta güçlü olduğunu vehmedenler ile güçlü oldukları halde güçlü olmadıklarını vehmedenler var...
Yani eskiden güçlü olupta güçlü olduklarını vehmedenlerin halen güçlü olduklarını vehmedenler var...
Bu vehim sahipleri kapıldıkları bu anafordan sıyrılmayı başarırlarsa bu ülkede siyaset düz ovada yapılacaktır...
Hem de siyaseti yapması gerekenler tarafından...
Vesayeti kırmak mı istiyorsunuz???
Kurumları yerli yerine koyacak olan iradeniz var ve bunu harekete geçirin...

Vehimlerinizden sıyrılın...

Hiç yorum yok: