Darbe planları, darbeciler ve açığa düşenlerin açıklarını kapatmak için vazifelendirilenler yani sivil giyimli muvazzaflar...
Bir de ucu kendisine dokunacağı endişesiyle gönüllü olarak vazifeye dahil olanlar...
Bir önceki yazımızda Süheyl Batum ile Mine Kırıkkanat'ın iki ayrı tv programında birbirinin aynı ifadelerle gündeme dair yeni gündemler oluşturdukları dikkatimizi çekmişti...
Oyun aynı oyun, senaryo aynı senaryo ama oyuncular zaman içinde değişiyor...
Bu mesele yalnız bizim dikkatimizi çekmekle kalmıyor tabi olarak...
Bu meseleleri hassasiyetle takip eden yazarların yazılarına baktığınız zaman farklı kişiliklerin yazdıkları ve söyledikleri ile aynı konu gündeme geliyor ve aynı konu gündeme getiriliyor...
Mesela Ahmet Kekeç'in ve Alper Görmüş'ün yazılarında bu izlere rastlayabilirsiniz...
Ahmet Kekeç http://www.stargazete.com/gazete/yazar/ahmet-kekec/fikir-annesi-tamam-da-bir-de-fikir-babasi-varmis-haber-241952.htm karbon yazılardan bahsediyor...
Alper Görmüş hakeza http://taraf.com.tr/makale/9808.htm eski yeni siyasilerin sözlerinden yola çıkarak tespitlerde bulunuyor...Olayları kurgulayanların oyun sahaları çok geniş ve oyuncu sıkıntısı yok...
Hemen hemen her kesimden oyuna dolaylı ve direkt müdahil olanlar var...
Toplumun her katmanından olmasa da kamuoyunu etkileyecek kilit bölgelerde hem araç hem de elemanları var...
Bir bakıyorsunuz bir medya kuruluşu her türlü imkanı seferber ederek gündeme dair bir programa çağırdığı bir iki konukla bir tartışma programı yaparken geniş bir izleyici kesimi üzerinde oluşturduğu etkiyle zihinleri yönlendirebiliyor...
Sarf edilen bir cümle veya bir iki kelime önemsizmiş gibi ifade edilse de sonraları çığa dönüşen bir kartopu etkisi yaratıyor...
Kamuoyu hal böyle olunca asılı ve asılın sebeplerini tartışamadan sonuçların getirdiği sıkıntılara göğüs germek için çaba saf ediyor...
Dizayn ediciler oyunları açığa çıktıkça karşı hamleleri harekete geçirmekte gecikmiyor ve akıl karıştırıcılığı hususunda hep bir adım öne çıkmayı başarıyor...
Bunun önüne geçmenin yolu oyunu iyi okuyarak bir adım öteye geçmenin yolunu bulmaktır...
Yıllardır oynanan oyunlarda hep sonuç almış bir derin yapılanma var ve sahiplenme duygusunun verdiği rahatlık onlara son zamanlarda hata yaptırmaya başladı...
Bu ülkenin oyunbozanlarına düşen ayrıntıda boğulmadan bir bütün olarak olayları değerlendirerek sabır ve metanetle oyunun üstesinden gelebilmektir...
Bırakın birileri tartışmayı kendisinin başlattığı kavgasını versin...
Kuklanın çok olduğu yerde asıl olan kuklacının hamlelerini engelleyebilmektir...
Bir de büyük kuklaları deşifre edebilmek önemlidir...
Basit bir örnek...
EMASYA Protokolü günlerdir tartışılıyor...
Şemdinli Komisyon Raporunun kaybolduğundan söz ediliyor...
Ama kimse birbiri ile içiçelik teşkil eden bu meselede hem de Ak Parti iktidarında İçişleri Bürokrasisi ile TBMM çatısı altında yaşanan zorlukların nereden kaynaklandığını sorgulamıyor...
Sadece zorluklarla karşılaşıldığından söz ediliyor...
Zorluğu çıkaran kim?
Zorluğu çıkaranlar ortada...
Medyada yazılanlara bakmak adresi bulmak için yeterli...
Şemdinli Komisyonu kurulduğunda her iki makamda da kimlerin oturduğu belli ve Kozmik Odaya kadar giden ve tartışmaları alevlendiren suikast iddialarına mesnet teşkil eden figürler ortada...
Şu sorular da da sorulmalı...
Önce Mülkiye sonra Türkiye mi???
Ve bürokrasi soruşturmalarda neden aşılamıyor???
Bu mesele görülmüyor denemez zira gün gibi ortada...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder