18.02.2010

Böyle Buyurdu HSYK... Yerseniz...

17 Şubat 2010 Çarşamba

Yazar Mehmet Natık

Halk arasında bir tabir vardır...
Trafikteki ihlal trafik polislerinin kurallara uymasıyla çözüme kavuşur diye...
Acı ama gerçek bir sözdür bu...
Şahsen ve de bizzat şahit olmuşluğumuz vardır motosikletli polislerin yaya kaldırımlarından gittiklerine ve dahi ters yöne girerek trafik akışını aksattıklarına...
Kimse kusura bakmasın ama vakıa bu...
Olay bu...
Hadise bu...
Şimdi hal böyle olunca sui misal kötü emsal olup çıkıyor karşımıza...
Gel de sıradan vatandaşa derdini anlat...
Kural mural hak getire...
Efendim bu örnek bugün 17.02.2010 itibarıyla gündeme ard arda düşen ve yargı dünyasında yedi nokta dört şiddetinde depreme yol açan sonrasında tsunami nam derin krizin habercisi sayılan HSYK'nun Erzurum özel yetkili savcılarını yetkisizleştiren kararı almalarına istinatgahtır...
Buyurun cenaze namazına...
Ve anlı şanlı üst mahkemelerden bu kararı destekleyen desteksiz destekler...
Yargıtay durumdan vazife çıkardı ve "Hukuka uygundur" buyruğunu ferman eyledi...
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı durumdan vazife çıkardı ve konu ile alakayı nasıl olduysa kuruverdi ve kendine bir pay çıkararak inceleme başlattığını ilan ferma eyledi...
Danıştay ise koroya Başkanının yaptığı açıklamayla katıldı ve açıklamanın son iki paragrafını alıntıladığımız biçimde "Yargı, yanlışlarını kendi usulü ve sistematiği içerisinde çözme azim ve kararlılığına sahiptir." diye şahane bir cümle kurarak "Danıştayın mahkemelerin bağımsızlığı ve hakimlik teminatı esasları çerçevesinde anayasal bir kurum olarak görevini yürüten HSYK'nın birikimli ve deneyimli yargıçlarına güveni tamdır." dedi ve ardından da "Ulusumuzun, cereyan eden olaylar karşısında, sağ duyulu hareket etmesi, özellikle, devlet adına yetki kullanan kimselerin de sorumluluk duygusu içinde açıklama ve beyanlarda bulunması, bu hassas sürecin sağlıklı ve sakin bir şekilde sonuçlandırılması bakımından hayati öneme haiz bulunmaktadır.'' ifadesiyle kendileri dışındakileri sağduyuya davet etmeyi de ihmal etmeden sorumluluk duyguları da hatırlatılarak yer sarsıntısına kendilerinin de desteğini ilan etti...
İyi de bu sağduyu ve sorumluluk duygusu ne menem birşeydir ki hatırlatandan başka herkese lazım da hatırlatana değil...
Biz darbelerin neçesini gördük...
Bir eksiğimiz buydu bunu da gördük...
Adalet Bakanının bu açıklamalardan sonra yaptığı basın toplantısında ki açıklamaları HSYK Başkanvekilinin esefle karşılaması gibi karşılamıyoruz bu destekleri...
Jüristokrasinin tescili olan bu açıklamalar kuralsızlığın hukukçular tarafından kural haline getirildiğinin resmi olarak tarihe damgasını vurdu...
Bakalım silmek kime nasip olacak???
Şimdi dönelim özel yektkili savcılara;
Nenize gerek sizin kendini bağımsız zannederek birileri hakkında ortada hukuka aykırı işler var diye soruşturma yapmak...
Özel yetki dediğiniz şey 9 kişinin iki dudağı arasında...
Yanlış yapıyorsunuz...
Hukuka değil sisteme uygun hareket edeceksiniz...
Şemdinli Davası savcısını ne çabuk unuttunuz???
Adama böyle hatırlatırlar işte...
Demoklesin kılıcı varsa bağımsız yargının da HSYK'sı, Danıştayı, Yargıtayı ve dahi Cumhuriyet Başsavcısı var...
Yetmezse Anayasa Mahkemesi var...
Meseleyi hem usulden hem de esastan inceler...
Haddinizi(!) bilin...
Boyunuzdan büyük işlere kalkışmayın...
Bu işleri bağımsız(!) yüksek yargıya bırakın...
YARSAV üyelerine bırakın...
Tarafsız olmayın...
Taraf olun...
Taraf olurken de bizim tarafımız olun...
Diğer Taraf nam çıkan gazeteler gibi olmayın...
Pusulanızı şaşırmayın...
Yoksa pusulanız şaşar...
Diyorlar anlamadınız mı???S
Sözün bittiği yerde söylenecek söz dipten gelen derin bir dalgaya benziyor ve kelebek etkisi yaratıyor...
Kurumlar arası çatışmadan söz ediyor birileri...
Aslında kurumlar arası çatışma diye bir şey yok...
Kurumlarda söz sahibi olan ve makamların kendilerine verdiği yetkileri la yus'el bir tavırla kullanmaktan çekinmeyen pozitivist bir zihniyet var halkın karşısında...
Öyle ki o anki duruma göre karar alarak kendine göre olayları yorumlayarak gözümüzün içine baka baka hukuk budur diyor...
Orman kanununun bile bir kuralı var...
Daha ne diyelim...
Yine diyorlar ki HSYK Erzincan Başsavcısının gözaltına alıp tutuklanmasıyla fevri hareket etti ve hukuku katletti...
Hiç öyle değil...
Onlar da gayet iyi biliyorlar ki aldıkları karar ve oluşan kaos ortamı yeni bir adımın atılması sürecine sekte vuracak ve yeni özel yetkili savcıların atanması çıkmaza girecek...
Kimse adresleri şaşırmasın...
Erzincan Başsavcısı tutuklanan ne ilk savcıdır ne de son olacak...
Üstelik umurlarında da değil...
Yargı mensupları suç işlemez diye bir kaide olsaydı ve dahi suça temayül yargı mensuplarının defterinde yazmaz diye bir usül olsaydı örnekleri geçmişten geleceğe tevarüs etmezdi...
Bir Yargıtay Başkanının dahi (Eraslan Özkaya) geçmişte isminin üzerinde şaibe oluşmuş (Alaaddin Çakıcı Soruşturması) kol kırılarak yen içinde bırakılmak suretiyle erken emekli edilmek suretiyle dosyası tozlu raflara sığındırılmıştır...
Bunların unutulduğu zannedilmesinden sonra diyeceğimiz o ki...
Şemdinli Savcısı iyi çocuklara kurban edildi...
Erzurum Özel Yetkili Savcıları ise hedef büyüdüğü için ordu komutanına kurban ediliyor...

Meselenin bam teli başsavcının tutuklanması değil hali hazırda görev yapan bir ordu komutanının şüpheli sıfatıyla ifadesinin alınmasının engellenmesine yönelik gayretlerdir...
Öteden beri sürdürüldüğü belgelerle ortaya çıkan ve açıktan açığa yıllarca sürdürülen kirli dayanışma direnmektedir...
Bu dayanışmanın sığındığı yerler ise ne yazık ki ordu, yargı gibi herşeyiyle halktan aldıkları ile hayatiyetini devam ettiren kurumlar ve halkı doğru bilgilendirerek doğruları savunması gereken basın ve medya camiası olmuştur son kertede...
Olayların veriliş biçimine bakıldığında medyadaki yüz, yargı camiasının aldıkları çelişkili ve tartışmalı kararlara bakarak yargıdaki yüz, 50 60 yıllık darbeler tarihine bakıldığında da ordu içindeki yüzler rahatlıkla seçilebilir...
Sen kalk Devlet adına, Türk Milleti adına içinden çıktığın halkın oylarıyla seçilerek iş başına gelen hükümetleri hizaya çek...
Yanında da elindeki kalemi kılıç gibi kullanan yazılı basıncılar ve dillerini sivrilterek bir mızrak gibi modern zamanlara uyum sağlayarak kurşun gibi kullanan görsel medyacılar olsun...
Savunduğun bu kirli oyunu da içine laiklik sosu katarak yap...
Oh ne ala memleket...
Yerseniz.... Ey Millet...
Bu ülkede demokrasi var diyorlar...
Bir de biz görseydik dünya gözüyle...
Kimse kendini kandırmasın...
Bu ülkede demir perde ve faşizmin en alası var...
Üstelik hep vardı...
Üstelik kadife bir eldivenin içinde demir bir yumruk gibi saklı olduğunu uygulamalardan görüyoruz...
Siz kimi kandırıyorsunuz beyler???

Hiç yorum yok: