Rahat rahat at koşturulabilen iki alan… Herkes bu konularda
laf söyler…
Genel olarak kimse bu iki hususta söz söylemekten çekinmez…
Mesela din konusunu özelde İslam konusunu ele alalım…
Öyle anlaşılıyor ki bu konuda konuşmaya devam edilecek…
Din konusunda konuşanlar kategorik olarak iki sınıftır…
Birinci kısma dahil olanlar haliyle dinin müntesiplerini bu
hususta bilgilendirmeye, eğitmeye ve öğretmeye yönelik faaliyet alanında yer
alanlardır… Bunlar dinin insan hayatında olmazsa olmazı üzerinden hareket
ederek insanları ibadat ve taat hususunda hassas ve daima uyanık olmaya ve dini
kaynaklarında belirtildiği vechile yaşamaya çağırırlar…
İşi bilenler öze hitap eder ve İslam’ın beş esası üzerine
insanları bilgilendirirler…
Bu da işin esasıdır zaten…
Hayat tarzıdır…
Bundan başka bir kesim daha vardır… Bunlarda sözün ölçüsü
endazesi her şeyi farklıdır…
Alanları o kadar geniştir ki her şeyi dillerine dolarlar…
Genel olarak dinle ve diyanetle pek alakaları, ilgileri
olmaz lakin bir kısmının ailelerinde geçmişlerinde muhakkak başörtülü ve dini
yaşan ninelere rastlanır…
Bunların kimisi Hıristiyanlıktaki gibi günah çıkarma
müessesesini İslam’da var olduğunu zannederek itiraflar eşliğinde bir nevi
günah çıkarır… Muazzeb ruhunu rahatlatır…
Bu tipler her camiada vardır ama genel olarak medya,
siyaset, sanat ve tiyatro camiasında daha çok boy gösterir… Yılmaz Erdoğan
misali… Bazı siyasi zevat misali…
Hoş!!! bu tür çıkışlar bazen gündem olmanın bir yolu gibi de
tezahür eder, reklamın iyisi kötüsü olmaz misali…
Kimileyin dini yaşayanlar aşağılanır… Sakız gibi çiğnenir…
Vesayet rejiminin yıllarca uygulaya geldiği bir yöntem
olarak zihinlerde yerini muhafaza eder…
Kimisi de dini din olarak yaşayanlara özel olarak siyaset
alanında faaliyet gösterenlere nizamat verir…
İcraatlarını eleştirirken dindarlıklarından dem vurur… Ahmet
Altan misali…
İktidardaki bir kısım siyasiler dini bütünlükleri ile
tebellür ettiği için eleştirilerde yumuşak karın ve belaltı vuruşların merkezi
dini yaşantıdır…
Bunlar bunu yaparken dinin ne kadar ulvi bir şey olduğunu da
belirtmekten geçemezler..
Ama ne hikmetse eleştiri ve itiraflarda bulunurken bu
güzellikleri örnek almayı da akıllarından geçirirler mi bilinmez…
El hasılı din en rahat kullanılan ve hakkında söz söylenen
alandır…
Bir kısım siyasiler bile dini karşı tarafı siyasete alet
ediyor ithamı veya icraatlarını eleştirirken “Sen nasıl Müslümansın?
Müslümanlıkta böyle bir şey var mı?” şeklinde uzayıp giden eleştirilerle
siyasete alet ederek kullanmakta bir beis görmezler…
Bugün iktidar partisinin muhaliflerince en çok
eleştirildikleri yanıdır bu durum…
Bir diğer konuya gelince siyaset de rahat at koşturulan
alandır…
Herkes her şeyi bilir…
Akıl verir, eleştirir, devlet kurar devlet yıkarlar…
Siyaset edenler siyasetin icabı zaten bu konuda konuşurlar
neden duruma ve sorumluluk alanına göre eli taşın altındadır…
Ama bunun yanı sıra kerameti kendinden menkul olanlar vardır
ki zaten atışın serbest olduğu alana da bunlar sahiptir…
Spor yazarları gibidirler…
Duruma ve eleştirdiği siyasetçinin anlayışına ve zihniyetine
göre peşin hükümlü olabilir…
Bu tipler her şeyi bilir…
Uzun lafın kısası!..
Din ve siyaset, ihtisas isteyen iki mühim mevzudur. Ama
maalesef ikisinde de herkes konuşur…
Etrafa iyi bakın durum ve ahval tam da böyle değil midir???
Siyaset edenler bile bu iki konuyu birbirine karıştırmaz
mı???
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder