19.10.2010

Statükonun Kibirli Mensupları

MEHMET NATIK'IN İZLENİMLERİ
Başlıktaki bu söz bana 19.02.2008 yılında www.cafesiyaset.com'da yazdığım ve sonraları http://mehmetnatik.blogspot.com/2008/04/cumhuriyetin-has-olanlar-kibirli.html kendi bloğuma alıntıladığım Cumhuriyetin Has Oğlanları Kibirli Laikperestler yazımı hatırlattı bana...

Biraz acılı gülümsedim...

Anayasa Mahkemesi Başkanı için o günler bugün söylediği sözler için mayınlı tarla imiş anlaşılan...

Statüko o gün de aynı statüko idi ama dillerin açılması için siyasete halkın desteğinin derecesini görmek gerekiyormuş anlaşılan...

Dişleri sallanan, tırnakları törpülenen statükoyu herkes terbiye etmeye kalkışır...

Bunun için statüko terbiyecisi olmaya soyunmaya gerek yok...

Yargının en tepe noktasına gelip haksızlığın olduğu zamanlarda suskunluğu muhafaza edip bazı şartlar değişti diye konuşmaya başlandığı zaman sorarlar adama Ak Partiye kapatma davası açıldığı zaman kapatmadınız ama odak yapanlar arasında siz de yok muydunuz diye???

Bir çok hususta usulden girip de esas müteallik boyutlara varılmasına sebep olan davalarda dosyaları gündeme siz almadınız mı diye?

İşin aslı bu konuşmalar söylenecekler zamanında söylenemediği için duyguları tatmin etmenin ve bazı gururları okşamanın ötesine gidecek gibi gözükmüyor...

Anayasa Mahkemesi Başkanına düşen bundan sonra hukukun gereğini layıkıyla yapmak ve kendi görev alanının dışında konuşmamaktır...

Eğer konuşmaya devam ederse hiç şüpheniz olmasın TBMM Başkanı iken eşli davetiye çıkartıp da anlaşılmaz(!) biçimde davetiyeyi eşsize dönüştürerek eşli eşsiz davetiye krizlerine ilham kaynağı olan ve o günlerde konuşmayıp da bugünlerde her konuda konuşmaktan geri kalmayan Bülent Arınç gibi inandırıcılığını kaybeder...

Daha yakın zamanda söylenen şu sözler de Anayasa Mahkemesi Başkanına ait:

"Derin devletten bu devlet çok çekti ama derin demokrasiden, derin özgürlüklerden, derin hukuk devletinden hiçbir şey çekmedi. Toplum, daha çok özgürlük, daha çok demokrasi, daha çok hukuk isteğiyle bugün ortaya çıkmıştır. Bunu karşılamayanlar, her zaman kaybetmeye mahkumdur."

Bu ifadeler baştan sona iyi okunduğunda garabet yüklüdür...

Zira bu devlet ve halk ihdas edilen bu derin devlet kavramını kendisine maske yapan ve ben devletim diye devlet adına ahkam kesenlerden çekmiştir...

İşin garip tarafı bu ben devletim diye ortalık yerde gezinenleri de devletin bir çok kademesinde görev yapan herkes biliyor ve bir çokları onlarla işbirliği yapmaktan çekinmiyor, bu durumu madalya gibi göğüslerinde taşıyorlardı...

Bugün hem parlamentoda hem bürokraside hem de akademik çevrelerde bunların işbirlikçileri mevcuttur...

Ergenekon Davası sürdükçe sıranın kendilerine geleceği endişesi ile stresli bir hayat sürmektedirler...

Anayasa Mahkemesi Başkanının bu tip insanlara şahit olduğu Derin devletten bu devlet çok çekti sözlerinde anlaşılmaktadır...

Başkana düşen bu konularda kavramlar üzerinden konuşmaktan ziyade kavramlar üzerinden bu devletin yerine kendisini koyarak devlete ve millete çektirenlerin bir daha çıkmalarına imkan tanımayacak şekilde önlerini kesecek her türlü olumlu çalışmaya icraatları ile katkı sağlamaktır...

Sözler ses getirebilir ama icraatlar kalıcıdır ve etkileri süreklidir...

Hiç yorum yok: