Son günlerin en çok konuşulan konusu malumunuz ordu komutanlarının emekliliklerini istemeleri ve bunun sebepleri...
Bir çok sebep var... Güzide basınımızın her kesimi bunu tartışıyor...
Malum Ergenekon süreci ve sonrasında sökün eden bağlantılı ve bağlantısız davalar bir çok rütbeli askerin tutuklanmasına yol açtı...
Cumhuriyet tarihinde böyle bir şey ilk olduğu için kabullenilmesi ve hazmedilmesi zor bir süreç ordu ve orduya hakim olan zihniyeti temsil eden çevrelerde bir şok etkisi yarattı...
Oluşan şok ve sonrası yaşanan travma bu zihniyetin temsilcisi olan her kesimde; medya, iş alemi, bürokrasi çevrelerinde ve ordunun bizatihi kendisinde etkisini artırarak sürdürüyor...
Bu durum bu çevrelerce kabullenilmesi zor bir durum..
Rejim yerli yerinde dururken yıllarca rejim elden gidiyor türküsü söyleyenler bugün rejimden neyi kastettikleri açığa çıktığı için çok fazla feveran edemiyorlar...
Buldukları bahaneler sade suya tirit cinsinden...
Dikkatimi çeken en ilginç bahane orduevine girememek bahanesi oldu...
Sabık Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök'e yakıştırmışlardı bunu...
Güya Emekli Orgeneral Hilmi Özkök orduya sadakatını gereği gibi yerine getiremediği ve hükümet ile uyum içinde çalışmakla yanlış yaptığı için orduevlerine giremiyormuş ve dışlanmış...
Orduda bazıları ast üst ilişkisi denince sadece askeri ast üst ilişkisini algıladığı için ülke yönetiminde ast üst ilişkisini hep farklı yorumlamış ve ülkeyi asıl yönetmekle görevli irade üst olarak hiç görülmemiş..
Genç cumhuriyetimizin sac ayakları ordu bürokrasi ve Cumhuriyet Halk Fırkası'ndan meydana geliyordu...
Destek kuvvetleri makamında ise devlet destekli iş alemi vardı... Ve bu çevrelerin hepsinden aldığı güç ve iaşe ile yıldızları sürekli parlatan basın camiası...
Bunun içindir ki günümüze kadar sistem kendinden aldığı güçle bugüne kadar geldi...
"Biz bize benzeriz" sözü başka söze mahal bırakmıyordu...
Ama görülen o ki halk ve hoşa gitmese de bu halkın iradesi ve ülkeye yansıması var...
Aslında halk hep vardı...
Ama fildişi kulelerde oturanlar halkı dikkate almadıkları için varlığı hep tartışılmıştı...
Bugün ise halkın temsilcilerinin icraatları tartışılıyor...
Garip olan ne biliyor musunuz???
Kendilerini fildişi kulelere hapsedenlerin hepsi bu halkın içinden çıkma...
Ama garip bir biçimde dönüşüveriyorlar...
Özellikle ordu mensupları...
Kışlaya giden yolda atılan ilk adımdan sonra kendilerini en son olarak orduevlerine kapatıyorlar ve dünyayı oradan ve orada konuşulup şekillenenlerden ibaret sanıyorlar...
Geldikleri yere baksalar gerçek dünyayı görecekler...
Bunun için kafalarını dışarıya uzatmaları ve orduevlerine giderken içinden geçtikleri caddelere ve o caddeleri dolduran insanlara bakmaları yeterli...
Bunu yapsalar demoklesin kılıcı gibi tepelerinde sallanan orduevlerinde bizi dışlarlar argümanı boşa çıkacak...
Mahalle baskısından kurtulacaklar ama heyhat...
Emeklilikleri isteyen komutanlar üzerinde bu mahalle baskısı da etkili olmuş iyi mi???
İçeride yatan bigünah(!) subaylar serbest kalmazlarsa buralara gelmeyin diyesilermiş...
Emir almayan asker emir vermeye başlayınca görün bakın neler oluyor işte...
Vazifeler karışıyor...
Sonrası ise geldiğimiz nokta tam da parmağımızı bastığımız yer işte...
Fildişi kulelerde oturanların oralardan çıkmaya niyeti yok ama gerçekler de değişmiyor...
Bence orduevleri tarihe karışmalı...
Bu olmazsa oralarda oturan emekli askerleri içinden çıktıkları halk ile bütünleştiremeyiz...
Birileri onları bu travmatik halden kurtarsa iyi olur...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder