22.10.2011

Kaddafi'nin Sonu

Sanırım sizler de benim gibi o görüntüleri izlemişsinizdir...

Söyleyecek sözüm yok...

Zira söylenmesi gereken her ne varsa söylendi...

Hırs kötü bir şey ve gözleri köreltir...

Hele iktidar hırsı hepten köreltir...

Körelen gözlerle de dünyaya bakılamaz...

Hal böyle olunca da geleceği kararan sadece kör gözün sahibi değil; onun iktidarının hüküm sürdüğü ülkedir...

İktidar hırsı ve kendi geleceklerinin korkusuna sahip yöneticiler zalim vasfına dolaylı ya da dolaysız sahip olmakta beis görmezler...

Bu da hem kendileri hem de ülkeleri ve ülke insanları için yıkım ve felaket getirir...

Devletler ve milletler kendi değerlerinden kopuk bir hayat sürmeye başladıklarında kaçınılmaz olan akibeti karşılarında bulurlar...

Bugün İslam Coğrafyasında yaşananların karşılığı tam da budur...

İslam Dünyası kendi inancından ve değerlerinden uzak bir hayat tarzını benimsedi...

İnancı ve değerleri sadece lafta kaldı...

Halbuki İslam sadece laf, söz, kelime değildir...

Dünyayı ve ahireti dizayn edendir...

Bugün Arap Baharı diye bize servis edilenler veya bizde bahar elli yıl önce oldu diye ifade edilenler gören gözlerle iyi tahlil edilmezse Baharın serap olduğu ve acımasız bir kışın hüküm sürmeye devam edeceği gerçeği orta yerde durmaya devam edecektir...

Devletler ve milletler hangi inanca veya değere sahip olurlarsa olsunlar; onlara uydukları zaman başarılı olurlar...

Gücün kaynağı oradadır...

Yeryüzünde hangi başarılı devlete bakarsanız bakın...

O başarının altında yatan gerçek budur...

Bu topraklarda yaşayan insanlar bu gerçekleri görmezden gelmeye devam ederlerse daha çok BAHAR hasreti çekerler...

Devletleri ve milletlerin tabiatı hem adalet hem de zulüm üretmeye uygundur...

Nerede durduğunuza ve nereden baktığınıza bağlı...

Adaletle hüküm süren bir devlete ve huzurlu bir halka da sahip olabilirsiniz...


Halkının arasında zulmün kol gezdiği, baskının, istibdatın, işkencenin, açlığın, yokluğun, her alana yayılmış adaletsizliğin hüküm sürdüğü bir devlete de sahip olabilirsiniz...


Tercih sizin...

Adaletin hükümferma olduğu kalkınmayı sağlamaya çalışanların varlığı inkar edilemez...

Lakin yöntemdeki yanlışlıklar ve eksiklikler, değerlere sahip çıkma hususundaki cesaret eksikliğine sahip ve ya bu alandan uzak idare mekanizmasına yakın insan unsurunun çokluğu bu çabaları akim kılmaktadır...

Birileri tek başına iyi ve samimi olabilir; lakin etrafı kaht- rical ile çerçevelenmişse sıkıntı hüküm sürmeye devam eder...

Hal böyle olunca da zulüm sizin karşınıza bir ülkede bir azınlığı temsilen Esed olarak, bazılarında kraliyet ailelerinde tecessüm ederek, bir diğerinde aşiretlere yaslanarak, bir diğerinde cumhuriyet(!) şeklinde, bir diğerinde Ergenekonvari yapılanmalara bürünerek çıkmaya devam eder...

Ergenekonvari yapılanmalar yerini nurkücüvari yapılanlamalara da bırakabilir...

Sonuç olarak yüzüklerin kardeşliği hüküm sürmeye devam eder...

Hepsinin ortak özelliği; kendi değersizlikleri ile meydana getirdikleri iktidarlarını ayakta tutabilmek için hem iç hem de dış desteğe ihtiyaç duymalarıdır...

Bu zihniyete sahip olanlar işleri bitince bu tür destekten de mahrum olurlar...

Kaddafi bunun bariz örneğidir...

Diğer gidenleri belirtmeye ne hacet...

Gitmeyenler ise sıralarını bekliyorlar...

Beklesinler...

Biz de bekleyenlerle beraber bekleyenlerdeniz...

Adalet bu ülkede gözü bağlı bir kızın şahsında temsilen değil, gerçekten adalet dağıtan bir anlayışa sahip adil yöneticilere ve bunu isteyen buna yaraşır bir halka sahip oluncaya kadar bekleyenlerdeniz...

Hiç yorum yok: