Çok laf yalansız olmaz derler ya el hak atalarımız doğru söylemiş....
Çok lafın yalansız olmamasının yanı sıra arsız ettiği de söylenir ki bu da doğrudur...
Hele hele o lafları ve sözleri iğneleyici bir biçimde söylüyorsanız ortada yıkılmadık köprü kalmaz...
Onun içindir ki söz gümüşse sükut altındır demiş yine atalarımız...
Çok lafı ve sözü anladık...
Bir de başka vechesi var bunun...
Çok laf ve söz edenler...
Adres mi gösterelim???
Güzide ülkemizin iktidar cenahı...
O kadar çok konuşanı var ki...
Mikrofonu gören hemen her konuda iki çift laf etmeyi meziyet sanıyor...
Ya da mikrofonu görünce konuşma iştahası kabarıyor, ağzı sulanıyor...
Sanki konuşmazlarsa çatlayacaklar...
Efendim gündeme dair o an ne varsa hiç düşünmeden düşüncelerini açıklayıveriyorlar...
Başbakan Yardımcılarından tutun da Genel Başkan Yardımcılarına oradan da Grup Başkan Vekillerine varıncaya kadar herkes sözün şehvetine kapılıyor...
Biri duruyor biri konuşuyor...
Kendi alanları olsa anlarız...
Vara da yoğa da söz söylemek nasıl bir şey ki her kafadan bir ses çıkar...
Bunları gören bir kısım Belediye Başkanları durur mu???
Onlar da gündeme dair kendilerince çözüm üretiyorlar...
Onlar da gündeme dair kendilerince çözüm üretiyorlar...
Alın size bir adet Rize Belediye Başkanı!!!
Teklif ettiği çözümü Karadeniz kadınları için başkaları söylese ortalık kan gölüne döner...
Gel de anlat...
Ondan sonra da efendim yanlış anlaşıldım de...
Diline, sözün şehvetine kusur bulma başkalarını suçla...
Atı ver Üsküdar geçilsin sonra da sözünü ye...
Afiyet olsun...
Bu partinin yetkili kurumları yok mu??? Vaar!!!
Aslında kimin hangi şartlarda konuşması gerektiği belli değil mi???
Muhtemelen belli!!!
Parti disiplini diye bir şey yok mu???
Muhtemelen o da var!!!
Ama gelin görün ki dilin kemiği yok...
Konuşmaya ve çözüm üretmeye hevesli idareci çok!!!
Sözün şehvetine kapılan çok...
Kaş yapayım derken göz çıkaran çok...
Mikrofon severler çok...
Her konuda fikri gelen çok...
Bu konuda mutlaka bir şey söylemeliyim diye kendi fikirlerini bulunmaz hint kumaşı sayan çok...
Alın size bir örnek...
Teröre karşı bir çözüm...
Özel kuvvet meselesi...
Ama gelin görün ki bir genel başkan yardımcısının konuyu sarkık bıyık düzleminde ele alması ortada ciddiyet bırakmadığı gibi rencide edici bir hale kapı açıyor ve farklı bir cepheden kin ve nefret duygularını körüklüyor...
Şimdi bu sarfedilen söz bir gerçeğe mi vurgu???
Bilinç altının dışa vurumu mu???
Söylemiş olmak için sarf edilen bir söz mü???
Kime ne katkı sağladı???
Sözü söyleyen yetkili kendini tatmin mi etti yoksa Ak Partinin böyle durumlarda uyguladığı farklı bir strateji mi???
Böyle ise hedeflenen ne???
Sarkık bıyıkmış!!!
Badem bıyık da karşılığı oldu herhalde!!!
Geçmişte bu tipoloji tanımlamalarından çok çekmedik de yeniden isıtıp önümüze getiriyorlar...
İşgüzarlık bu hali tarif eder mi???
Ne dersiniz???
Örnek çoğaltılabilir...
Ama iktidar olunca ağır bir sorumluluk altında olduğunu bilen yok...
Sözlerin ağızdan çıkan bir ok gibi geri dönmeyeceğini bilen yok...
Her konuda fikir beyan etmenin bir fayda sağlamayacağını ve sadece kendini tatmine katkı sağladığını fark eden yok...
Söz ola kestire başı sözünü geçmişte telaffuz eden zatı muhterem bunu sizin her birinize tek tek mi söylesin sözün şehvetine kapılanlar???
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder