MEHMET NATIK'IN İZLENİMLERİ
Uzun süredir sessizliğini muhafaza eden Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı referandum sonrası sessizliğini bozdu...
Bozdu ama ne bozma!!!
“Yargıçlar olarak hukuk devletini ve yargıçların bağımsızlığını anayasa değişse dahi, yasalar değişse dahi korumak azmindeyiz; halkımız müsterih olsun, biz hukuk devletini gerçekleştireceğiz”
Dedi ve tartışmaların orta yerine düştü...
Geçmişte de böyle gizemli kelamlar etmişti...
İzliyoruz gibilerinden...
Her sözünün arkasından da sessizliğin derinliklerine dalmıştı...
Hoş bir bürokrat olarak konuşması bile izne tabi iken konuşuyordu o ayrı mesele...
Ama konuşuyordu...
Zira kimse çıkıp da sus dememişti kendisine...
Şimdi ise irili ufaklı itirazlar yükselmeye başladı...
Eskiden de sus diyebilirlerdi ama ne hikmetse onlar da susmuşlardı...
Evet oylarının baskın çıkması geçmişte sessizliklerini sürdürenlere cesaret verdi...
Suç duyurusunda bulunuyorlar Başsavcı hakkında bu da bir gelişme diyelim...
İşin doğrusu bu suç duyurusu Ak Partiye kapatma davası açıldığında delillerin sade suya tirit olduğu ortaya çıktığında yapılmalıydı...
O zaman atılacak bir kaç cesur adım bugünlerde bir çok gelişmenin seyrini değiştirirdi...
Sadece Başsavcı için değil YSK üyeleri, HSYK Üyeleri ve Esasa girmeyi kendine vird edinen AYM üyeleri için de olmalıydı...
Geçelim bir kalem...
Bu hamur bundan sonra da çok su kaldırmaya devam edecek...
Halkımız müsterih olsun...
Halk demişken Başsavcının müsterih olsun dediği halk kavramından ne anladığı akıl karışıklığına yol açıyor gibi...
Zira bu halk başsavcının sükunete davet ettiği halk değil...
Öyle olsaydı değişim denilen şeyin ayak sesleri bu halkın desteğiyle duyulmazdı...
O zaman ortaya çıkan şey başka bir durum...
Başsavcı kendince halen halk kavramının arkasına sığınarak değişime direnen kesime mesaj vermek ihtiyacı hissediyor...
Merak etmeyin biz buradayız, sizleri ve şimdiye kadar halka rağmen yaptıklarınızı cansiperane savunmaya devam edeceği demeye getiriyor...
Ne diyelim Allah kolaylık versin...
Hukuk kavramından halen farklı anlayışların çıkması böyle bir şey demek ki!!!
Ama işin kötüsü ne biliyor musunuz???
Neredeyse emekliliği yaklaşmış ve hukuk çevrelerinin en büyük makamlarını işgal etmiş birilerinin hukuk devletini gerçekleştirme rüyalarını sürdürmeleri çok ironik kaçıyor...
Biz onlara yine de sormayalım şimdiye kadar nerelerde idiniz diye...
Sorularımız cevapsız kalmasın diye...
Zira Hukuk Devletini gerçekleştirme iddiası bu ülkede şimdiye kadar hukukun hem olmadığını hem de Adalet dağıtmak üzere makam mevki sahibi olanların hukukçu olmadıklarını ispat ediyor...
Geçmişte bunun sayısız örneğini görmedik mi zaten???
Bu iddia ayrıca bir şeyi daha ispat ediyor...
İdeoloji körleştirir...
İdeolojilerin hukuku olmaz...
İdeolojilerde adalet duygusu olmaz...
İdeolojiler adalet dağıtmaz...
İdeolojiler kendisini korumak için hukuktan faydalanır...
Onun adı da adalet olmaz...
İdeolojilerin hakim zihniyet olduğu ülkelerde Adalet tabelalarda asılı duran bir kelime haline gelir...
Duvarları ve Bakanlık isimlerini süsler...
Böyle olunca da Başsavcı ve onun gibi değişime direnen hukukçu kisvesine bürünenlerin halk kavramı da başkalaşır...
Başsavcının halkı müsterih olsun...
Gelişmeler onları da rahatlatacak...
Bu topraklarda yaşayan asıl halka gelince onların müsterih olmaları değişime verdikleri olumlu mesajın içinde vardı zaten...